Mevcut döviz kurlarıyla Çin’den ucuz olduğumuz hesaplanıyor.  Asgari ücret ve farklı sektörlerden birim üretim maliyetleri Çin’le mukayese edildiğinde elde edilen sonuç, Türkiye’nin gerçekten dünyada en ucuz ülkelerinden biri olduğunu göstermektedir. Ucuzluktan kasıt dolar bazında yerkürede en ucuz ülke olduğumuzdur, yoksa TL’yle kazanan vatandaşlarımız için hayat çok pahalı şüphe yok. Normalde bir dolar atağı olduğunda en fazla bir yıl içinde TL’nin yeniden stabil hale geldiğine şahit olmuştuk. İlk defa üç yıldan fazla bir süredir TL’nin sürekli değer kaybettiğini gördük.
Sonuçta bugün rekor seviyelere ulaştık. 
Eğer bu seviyelerde değerlenme devam edecekse artık farklı bir ekonomik iklimde yaşayacağımızı söyleyebiliriz.
Bu durumda bazı sorunların kronikleşmeye başlaması söz konusudur?
Fabrikalarda son üç yılda yenileme işlerinin ertelendiğini biliyoruz. Yedek parça alımı yerine diğer makineden parça sökülmesi gibi önlemlerle sorunların daha sonraya bırakıldığına tanık olduk.
Dolar “ha bugün ha yarın düşecek” diye, sanayici mecbur olmadıkça yenileme işleri yapmadı.
Diğer taraftan çevre yatırımlarının da döviz artışından olumsuz etkilendiğini biliyoruz. Üretim maliyetlerini arttıran bu yatırımlarının kanunen yapılması zorunluluğu sanayicileri zorlamaktadır. Ürünün analizi mi yapılacak, dolarla hesaplanıyor; arıtma tesisinde ekipman mı yenilenecek, dolarla hesaplanıyor; çevre kalitesiyle ilgili belge mi alınacak, dolarla hesaplanıyor. Sonuçta çevreyi korumak için dolarla gelire ihtiyacınız var. Mevcut kur düzeyiyle sürdürülebilir bir ekonomik gelişmenin sağlanması pek mümkün görünmüyor. Her şeyden önce TL’nin hızlı bir şekilde normal bir değere kavuşması gerekmektedir.