İklimin değiştiğine inanıyoruz. Özellikle 1950’ den sonra dünyamızın ısınmaya başladığını görüyoruz. 1880’ lerde ilk sıcaklık kayıtları tutulabildiği için aslında belki sağlıklı değerlendiremiyoruz içerisinden geçtiğimiz süreci. 1880 aslında önemli bir zaman dilimine işaret ediyor, insanoğlu neden bu tarihte sıcaklık ölçmeye ve bunun kayırlarını tutmaya başladı? Pek fazla dillendirilmez ancak başlangıç tarihi noktasında bir mutabakat olmasa da tahminen 1300’ lerde başlayan ve 1850’ de doruğa ulaşıp sonlanan Küçük Buzul Çağı yaşandı gezegenimizde. Bu soğuma süreci Kuzey Yarımküre’ de etkili oldu.

Kıtlık, salgın hastalıklar ve iç-dış çatışma süreçlerine neden olan bu dönemin oluşmasına neden olarak;

-Güneş aktivitesinin azalması,

-Volkanik patlamalar,

-Okyanus akıntılarındaki değişiklikler,

-Ormanların tarım arazisine dönüşmesi gösterilmektedir.

Bir süreliğine iklimin değiştiğini ve önemli sonuçları olduğunu görmekteyiz. Küçük Buzul Çağ’ nın güneş aktivitesinin artması, volkanik faaliyetlerin azalması, okyanus akıntılarının normale dönmesi ve ormanların yeniden büyümesi, nüfus artışı ve fosil yakıtların kullanımını nedeniyle sonlandığı düşünülmektedir.

İnsani etkiler dışındaki unsurlarda bir gel-git sürecinden bahis edilebilir.

Belki de dünya hayatı içerisinde kısa dönemli bir ısınma yaşıyoruz. Bundan yüzyıllarca sonra yaşayanlar bizim bugün klima altında, barajlarda susuz yaşamamızın nedenlerini bir yerlerde yazıp çizecekler?

Fazla karamsarlığa kapılmadan doğal kaynakları verimli kullanmak, ağaçlandırma yapmak ve karbon yakalama yatırımları gerçekleştirmek durumundayız.

İfade ettiğimiz üzere, kısa dönemli bir iklim değişikliği içerisinde olabiliriz, ancak ne olursa olsun artık sürdürülebilir yaşam anlayışını hayatımızın her alanında hakim kılmak zorundayız.