Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar’a

Konu: Çiftçiyi zarardan kurtarmanın, zengin etmenin yolu

Sistemin ikinci köşe taşı, çiftçi çocuklarının eğitildiği Uygulamalı Tarım Meslek Okullarıdır. Aslında bu okulun bir örneği yine Bursa’da var, hem de ta Osmanlı Döneminden kalma, Abdülhamid’in kurduğu Ameli ve Nazari Hüdavendigar Ziraat Mektebi, halen uygulamalı eğitime devam ediyor. Okulun tarlaları, seraları, hayvan barınakları kümesleri vb. var, çocuklar bu alanlarda uygulamalı eğitim alıyorlar. Ama sistemin işlemesinde hedefe yönelik bir zayıflık var, bana göre. Okuldaki bu uygulamalı eğitime, ağırlıklı olarak çiftçi çocukları katılmalı ve hem eğitim aralarında, hem de eğitim sonunda çocuklar tarlalarına dönüp tarımsal üretimin içinde çalışmaya başlamalılar ve üretmeliler. Okul öğrencilerinin bazılarıyla görüştüğümde, okul sonrası ne yapacaksın sorusunu sorduğumda, çoğunlukla ‘’Üniversiteye devam edeceğim’’ cevabını aldım ve bu cevabı okulun temel hedefinden, tarımda kaliteli üretime katkı vermekten, sapma olarak, değerlendirdim.

İşte bu uygulamalı tarım meslek okullarını, ülkemizin tarım yoğunluklu bölgelerinde, çiftçi çocuklarının eğitilmesini ve de tarlalarında gelişmiş tarım tekniklerini uygulayabilen yeni nesiller yetişmesini sağlayan, bu okulların açılmasını Hükümetten talep edip, sağlamalısınız.

Bu konuda da size belki ışık tutacak, Hollanda’da gördüğüm bir örneği aktarayım. Top marul yetiştiren bir kooperatif üyesinin tarlasına götürmüşlerdi beni. Marullar yetişmiş, kızlı, erkekli gençler marulları tarladan toplayıp, temizleyip, üzerlerini sarıp kutulara dolduruyorlardı. Kutuları da marulları Almanya’ya götürmek üzere bekleyen tıra yüklüyorlardı. Kooperatif başkanı, bu gençlerin oradaki Uygulamalı Tarım Meslek Okulu öğrencileri olduğunu, marulları beraber yetiştirdiklerini, tarlaları beraber sürdüklerini, okullarındaki laboratuvarda hocaları nezaretinde toprak analizi yaptıklarını, hesapladıkları marulun ihtiyaç duyacağı gübre oranında tarlaları beraber gübrelediklerini, anlattı.

Ben Belediye Başkanlığı dışında, tüm meslek yaşamını DSİ’de, ülke tarımının alt yapısını geliştiren projelerin uygulanmasında geçiren bir mühendisim, işte bu gözle Hollanda Tarımını inceledim ve her vesile ile bu sistemin ülkemizde de uygulanmasını sağlayacak kişi ve kurumlara hep seslendim, durdum. Ne yazık ki bugüne dek ne duyan oldu ne de ilgilenen. Oysa ülkemiz Hollanda’yı defalarca katlayacak iklim, toprak ve insan kaynağına sahip. Türkiye’yi pek tanımayan bir yabancıya bizde çay yetişir, dediğimde, şaşırır ve hemen sorar, çay çok yağışlı iklim ister, sizde nasıl yetişir, diye. Ben de bizim hem bol yağışlı bölgemiz var, çay yetiştiririz, hem de Akdeniz bölgemiz var, narenciye, muz yetiştiririz, dediğimde şaşkınlıkları artar.

İşte bu duygularla şimdi de bu konuyu tekrar köşeme taşımama vesile olan ve içimde bir uygulama umudu doğuran siz, TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’a, gazetemizin bu köşesinden sesleniyorum;

Haydi gelin, dört mevsim iklim koşuluna, verimli ve büyük bölümü sulanan tarım topraklarına sahip ülkemizde, yeteneklerinden hiç şüphe duymadığım değerli çiftçilerimizin, HOLLANDA MODELİ KOOPERATİF çatısı altında toplanarak, verimli üretim yollarının açılmasını sağlayacak sistemin işler hale sokulmasına destek olun. Gelecek nesillerinin de yine kurulacak HOLLANDA MODELİ UYGULAMALI TARIM MESLEK OKULLARINDA eğitilmesini ve de bu eğitimi aldıktan sonra tarlalarına dönerek üretime güç vermelerini sağlayacak düzenin kurulmasını, devletimizin sorumlu kurumlarından talep edin, takip edin ve oluşumlarını sağlayın