Hemen her gün haberlere yansıyan, ülkemizin nadide firmalarının iflas haberleri endişe verici. İflas ya da konkordato haberleri genelde tekstil sektöründen olsa da otomotiv, demir çelik gibi sektörlere yansıması ve zora düşen firmaların köklü firmalar olmaları düşündürüyor.
Bu meselenin çözümü adına bir şeyler yapılması beklenirken, piyasanın daha da istikrarsız kalması sonucunu getirecek enerji zamlarının, vergi artışlarının bir açıklaması olmalı. Hükümetin insanlarımızı bilgilendirmesi, tedbirler konusunda aydınlatması giderek daha önemli olmaya başladı.
Aslında her zaman ancak bu zor günlerde daha da önemli gündemin ekonomi olduğu gerçeği kendisini sürekli hatırlatır hale geldi. Krize doğru mu gidiyoruz, bir kriz var da yokmuş gibi mi yapılıyor, yoksa olmaması gereken bir kriz mi yaratılıyor diye sorgulayanların sayısı arttı. Ne var ki olan her ne ise sinsice derinleşiyor bu çok aşikâr.
Son günlerde, özellikle ülkemizin güneyi ve batısında klasik ve rutin hale gelen orman yangınları yüzünü göstermeye, canımızı yakmaya başladı. Aslında sadece bu günümüz değil, geleceğimiz de yanıyor. Ancak bu senede yangın uçaklarımız yok. Neden acaba neredeyse son 10 senedir sürekli gündem olan bu uçaklar alınmaz. Tanesi ortalama 5-10 milyon dolar olan bu uçaklardan her sene 3 adet alsaydık şimdi 30 uçağımız olur, kendimizi güvende hissederdik. 10 senede yanan orman miktarının, zarar gören çevrenin hesabını yapsanız, kat be kat uçak bedavaya gelirdi herhalde.
Çevremizdeki ülkelerin, Akdeniz ülkelerinin orman miktarları yada yüzölçümleri bizden misli ile küçük olmasına rağmen ellerinde bulunan yangın uçaklarının sayısı gereğinden de yüksek. Bir taraftan ormanlarımızı koruyamama zaafına düşmüşken diğer taraftan turizm sektörümüz tehlike altında. Ne yazık ki bu yıl güneydeki tatil beldelerimiz ve otellerimiz mevsim şartlarına uygun performanstan çok uzakta. Aslında böyle olacağının sinyali geçen yıl gelmişti. El sallansa görülecek yakınlıktaki Yunan adalarında yerli turistimiz bile sıraya girerken üzülmüyor muyuz? Adamlar 1 aylık, bir seferlik kapıda vize için 80 avro istiyor ve bizimkiler kuyrukta. Çünkü bu paraya rağmen 1 hafta Yunan adası tatili, Türkiye’de Akdeniz tatilinden ucuz ve cazip. Baksanıza turizm şirketleri sahibi Turizm Bakanımız bile tercihini oralar için kullanmış dediler ama eminim öyle değildir. Yanında gazetecilerle keşif yapmaya, araştırmaya gitmiştir.
Umarız bir şeyler düzelir, Yoksa kışa doğru konkordato ilan eden otelleri, turizm şirketlerini konuşmak zorunda kalabiliriz.