Bu hafta sizi tebessüm ettiren bir hika­yeyi paylaşmak istedim .

Aynı liseden mezun, 40’lı yaşlardaki arka­daş grubu akşam nerede yemek yiyecekle­rini tartışıyorlarmış.

Sonunda “Neşeli Lokanta”da buluşmaya karar vermişler.

Gerekçeleri bayan garsonun çok çok güzel olmasıymış.

10 yıl sonra, 50 yaşına geldiklerinde tekrar buluşmuşlar.

Buluşma öncesi aynı konuyu tartışmış­lar ve yine “Neşeli Lokanta”da buluşmaya karar vermişler.

Bu defa gerekçe lokantanın yemekleri­nin güzel olmasıymış.

10 yıl sonra, 60 yaşına geldiklerinde aynı ko­nuyu tartışmışlar ve yine “Neşeli Lokanta”yı seç­mişler. Arkadaşların birkaç tanesi ölmüş aralarından ayrılmış.

Bu seferki gerekçeleri lokantanın sessiz ve sakin olmasıymış.

Aradan bir 10 yıl daha geçmiş, 70 yaşına geldiklerinde aynı konuyu tartışmışlar ve yine “Neşeli Lokanta” demişler… Arkadaşla­rın yarısı ölmüş.

Gerekçeleri ise lokantanın tekerlekli san­dalyeler için asansörünün bulunmasıymış.

Bir 10 yıl daha geçmiş, 80 yaşına gelmişler artık. Yine buluşup, gidecekleri lokantayı tar­tışmaya başlamışlar. Artık sadece birkaç kişi kalmışlar.

İçlerinden hafızası en kuvvetli olanı:

- Tabii ki “Neşeli Lokanta” demiş.

“Harika…” demiş ötekiler.

- Burayı hiç görmemiştik demişler, bizi iyi ki buraya getirdin, yeni ve güzel bir mekan!

Ne iyi ettik de geldik

Bu tebessüm ettiren hikayeden hareketle beni endişelendiren şey ise; bazı seçmenleri­mizin daha da genç yaşlarda memleketimizi “Neşeli Türkiye” olarak düşünmeleridir