2000 yılı sonrası gelişen Varlık Balonu sürecinde dünya genelinde insanlar arasında gelir uçurumu oluştu.
ABD’nin en büyük 7 şirketinin yıllık cirosu ülkenin GSMH’sının yüzde 10’una denk gelmektedir.
Türkiye’nin en büyük grubunun cirosuysa ülkemizin GSMH’sının yüzde 7’si civarındadır.
Karşılıksız para oluşumu (merkez bankaları ve finans kurumlarının yarattıkları) dengeleri öyle bozdu ki bazı insanların eline tahayyül edemeyecekleri maddi güç verdi.
Ekonomik ortam, toplumların genelinde temel ihtiyaçların karşılanması noktasında sıkıntılar yaşanmasına neden olsa da bir avuç insanın, dünyanın yazılı tarihinde görülmemiş bir refah içerisinde yaşamasına neden olmaktadır.
Kolay para, hızlı zenginleşme, hedonist yaşam anlayışları toplumlarda arzu edilen olmuştur.
Ultra zenginler, harcayamayacakları kadar paraları olduğunu artık biliyorlar. Bu kadar zenginliğin gelecekleri için iyi olmayacağını anlamış durumdalar. Çocuklarına kendilerini ifade etme imkânı tanıması ve dünyanın daha yaşanılabilir hale gelmesi için zenginliklerini bağışlama yolunu seçtiklerine şahit oluyoruz.
Özellikle ABD’li dünyanın en zenginleri bu yolu seçmiş durumdalar ve her gün yeni bir zenginin varlığını vakfettiğine şahit oluyoruz.
“Ben bu parayı ne yapacağım? Huzurlu, sade bir hayat istiyorum.” diyen bu insanların seçimlerine şüpheyle bakanlar çoğunlukta.
Genel kanı, zenginlerin vergiden kaçınmak için böyle bir yola başvurduklarıdır.
ABD’de bizde olduğu gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü gibi bir kurum yoktur. İnsanların açıkladıkları amaç için vakfettikleri paranın takibini maliye sisteminin yaptığı bilinmektedir.
Belirli amaç için alınan vergi muafiyetinin amacın dışında kullanılıp kullanılmadığı noktasında sıkı takip edildiği bilinmektedir. ABD maliye sistemi herkesin malumu, o açıdan bağışlanan o paraların bağış nedeni dışında kullanılması söz konusu olamaz.
Diğer taraftan ülkemizde de çok önemli zenginliğe sahip olan kişiler vardır. Darısı bizim başımıza…