1999 yılında yani dünyada 2000 yılında bilgisayarların çökeceği korkusu yayılırken Bill Gates “Business @ the Speed of Thought” kitabını yayınlamıştı. Gates bu kitabında, şirketlerin teknolojiyi yalnızca bir destek aracı olarak değil, stratejik bir varlık olarak operasyonlarına derinlemesine entegre etmeleri gerektiğini savunmaktadır. “Dijital sinir sistemi” kavramını vurgularken, gerçek zamanlı veri ve iletişimin daha iyi kararlar alınmasını, daha hızlı tepkiler verilmesini ve organizasyonların daha çevik hâle gelmesini sağladığını belirtmektedir.
Kitabın ana mesajı, “Yeni dönemde başarılı olup olmayacağınız bilgiyi nasıl topladığınız, yönettiğiniz ve kullandığınıza bağlı olacaktır” ifadesiyle özetlenebilir. Bu ifade Yapay Zeka’nın hayatımıza hızla girdiği bugün de geçerliliğini korumaktadır.
Yapa Zeka verinin toplanması ve hızla işlemden geçirilerek bir sonuç çıkarılması üzerine kuruludur. Her alanda kendisini göstermektedir. Beste yapan, resim çizen Yapay Zeka uygulamalarına tanık olduk. Hatta insanoğlunun belası hastane mikrobuna karşı etkin molekülü de buldu Yapay Zeka…
Her gün Yapay Zeka uygulamaları noktasında sayısız yayınlara rastlamaktayız.
Bunlardan birisi geçtiğimiz günlerde Massachusetts Institute of Technology (MIT)’den Sarah Williams’dan geldi. Williams Yapay Zeka’ yla şehirlerin nasıl daha etkin yönetilebileceği üzerine çalışmalar yapıyor.
Günümüzde şehirler her türden veriyi toplama konusunda giderek daha önemli bir konuma ulaşıyor. Ancak, kamu kurumları ellerindeki bilgileri paylaşmaz, analiz etmez ve kullanmazlarsa toplanan verilerin kıymeti kalmamaktadır.
Williams ve arkadaşları yerel yönetim bazında sorumlu tüm kurumların eş güdümle hareket etmesi durumunda Yapay Zeka sayesinde şehirlerin daha iyi yönetilebileceğini iddia etmektedir.
Şehirlerin şikayet hatlarına gelen aramalardan dahi sorunlara daha etkin çözüm bulunabilmesi imkan dahilindedir.
Halkın katılımı arttıkça, duyarlılığı, geri bildirimi sayesinde doğru verilere ulaşılabileceği ve Yapay Zeka uygulamasıyla süratle sorunların çözülebileceği düşünülüyor.
Bu noktada doğru veri çok önemli bir husus, verinin doğruluğu katılımın artmasına bağlı.
Doğru veri, verinin paylaşımı ve hızla işlenmesi; prosedür bu.
Aslında Bill Gates’ in 1999 yılında kitabında yazdığı kuralların Bilgi Çağı’nın yeni döneminde de geçerli olduğuna şahit oluyoruz. Bilgi işleme kapasitesi tahminlerin üzerinde artmaktadır. Bilgiyi toplamak, yönetmek ve doğru kullanmak başarımız üzerinde belirleyici olacaktır.
O halde daha az sorunu olan şehirlerde yaşamak için halkın katılımını arttırarak doğru bilgiyi oluşturmak, paylaşarak sonrasında teknolojinin bize getirdiği yeni imkanlardan faydalanmalıyız.