Yılın son günlerindeyiz. Haliyle tartışmaların odağında maaş zamları yer alıyor. Asgari ücretle başlayan tartışmalar, memur, emekli, üst düzey bürokratları da içerisine almış durumda.

Toplum olarak zamları bekliyoruz. Kamu idaresi de enerjiden, vergiye, harçlardan, hizmet bedellerine verdiğinden daha çok zam yapma hazırlığında.

Yıllardır öyle bir oyun içerisindeyiz ki, kazananın olmadığı kendimizi kandırdığımız bir süreç. Asgari ücrete zam yapılıyor, sonrasında özel sektörden kamuya herkesin daha fazla fiyatları arttırdığı kaybedilen yıllar.

Bu etik dışı sürecin toplumda moral tahribatı yaptığına şahit oluyoruz. Ayrıca emek, çalışma, alın teri, helalinden kazanmak gibi anlayışların yerle bir olduğunu görüyoruz.

Bu güzel ülke dünyanın geride bıraktığı enflasyon sorununu çözmelidir. Kötülüklerin anası olarak nitelendirilebilecek enflasyonun sebebinin kamu yönetimin tercihleri olduğunu biliyoruz.

Türkiye son 4 yıldır olmaması gereken fiyat artışlarını yaşamıştır. Zam üzerine zam yapılarak 2025 yılının son günlerine ulaşmıştır.

Toplumun her kesimi geçen yıllara ait kayıpları geri alabilmek maksadıyla muhataplarından önemli miktarda zaman talep etmektedir. Peki taleplerin bir miktar da olsa karşılanmasıyla enflasyon dinamiği desteklenmeyecek midir?

Bu durumda kendi kendini besleyen enflasyon girdabından kurtulmak mümkün müdür?

Enflasyonu kalıcı bir şekilde indiren ülkelerde toplumsal mutabakat yapıldığı ve bu mutabakatın ödünsüz uygulandığı bilinmektedir. Güven ortamı yaratılarak, toplumun her kesiminin faturayı hakça ödediği, vatandaşın parasının verimli kullanıldığı süreçlerden bahis ediyoruz.

Ekonomik gerçeklerin kabul edildiği acı ilacın bir süreliğine içileceğinin benimsendiği istikrar programları…

Bu toplumsal mutabakatlarında ortak hususlardan birisi zamların dondurulmasıdır. Sıkı maliye politikası, kamuda verimliliğin arttırılması da diğer mutabık kalınan adımlardır.

Türkiye ‘ de fiyatlar bu kadar şişmişken zamların dondurulması için daha uygun bir dönem düşünülemez.

Zam yapılmasın, fiyatlar dondurulsun. Kamu yaptığı zamların bir kısmını geri çeksin. Yüz milyarca dolarlık dolar bazlı alım garantili ihaleler masaya yatırılsın.

İşte bu noktada TL’ nin alım gücü kendiliğinden artacaktır.

Onun dışında Türkiye’ nin enflasyon girdabından ve onun toplum üzerindeki erozyondan kurtulmanın bir yolu yoktur.