Okuduğum bir kitap çocukluğumdan başlamak üzere beni elli yıllık bir SER yolculuğuna çıkarmıştı. Kimi anılarım kısacıktı, kimi çok uzundu. Ama izleri hep ay­nıydı.

Etrafımızda düzen dışı bir durum olduğunda, “Ya biz normal değiliz ya da bu durum anormal” deriz ve o anormallikle boğuşmaya çalışırız. Ama bu boğuşma çoğun­lukla boşunadır. Doğal felaketler adı üzerinde doğaldır. Ama çoğu insan bu gibi felaketleri yakinen görmeden göçüp gittiği yani uzun bir ömre ortalama olarak bir doğal felaket bile sığmadığı için doğal karşılanmaz.

Aslında en büyük doğal felaket bazı insan davranışları­dır. Doğaldır ve bir o kadar da felakettir o insanlarla yaşa­mak zorunda olmak. Bazıları görünüşte gerçekten anormaldir. Yanımıza sokmak istemeyiz. Birden elimize bir bü­yüteç verirler ve gör­düğümüz güzellikten utanırız.

Okuyucularımla çıktığım ser yolculu­ğunda birkaç tanıklı­ğını yaşadığım deliye uğrayıp, paylaştıktan sonra asıl derdim olan konuya geçiyo­rum:

“Normal sandığı­mız, onların kendini normal sandığı, ara­mızda yaşayan deli­ler.”

Kitabı okuyanlar, “Sen neler saçmalıyorsun kardeşim senin yazdığına şu denir, bu denir ama deli denmez,” diyebilir. Ama demeyi­niz!

“Atın iyisine doru, adamın iyisine deli” diyen kadim kül­türümüz apaçık olmasa da adamın kötüsüne de “deli” der.

Biz dehaya da deli deriz.

Tescilli deliler, geçici deliler, akıllı geçinen deliler, normal sandığımız deliler, beni delirtenler, bizi delirtenler…

Farsçadan dilimize geçmiş “Ser” sözcüğü akıl, baş ya da kafa anlamına gelir. Ser yani kafa insanı insan yapan beyni içinde muhafaza ettiği için çok önemlidir. Kontrol odası ka­fatası içindeki başkumandan bin türlü nedenden dolayı eli, kolu, ayağı, dili normal dışı yönlendirmeye başlar. İşte o zaman garip insan davranışları meydana çıkar ki bu bir hastalıktır.

Tıp bilimi bu hastalığın tedavisiyle uğraşadursun normal birey de hayat içinde bu hastalıkla uğraşır durur. Cehaletin getirdiği delilik halleri, sağlık sorunlarının getirdiği delilik halleri hep aynı nedendendir: “Muhakeme yeteneğinin olma­ması, gelişmemiş olması ya da birdenbire ortadan kalkması.”

Sağlıkla ilgili ortaya çıkan deli­lik hastanın şansı varsa ve tıp bi­limi izin veriyorsa çözülebilir. Doğuştan gelen delilik halleri parmak izi gibi kalıcıdır. Çok zor­dur değişmek, değiştirmek. Hele de cehaletten gelen deli­likle savaşmak en çetin savaştır.

Normal olmanın en büyük göstergesi ise etraftaki birkaç ki­şiyle bir­likte bir kişiye anormal teşhisi koymaktan geçer. Şayet sen aynı teşhisi koyan grubun içinde kalıyorsan normalsin, eğer dışındaysan anormalsin o kadar. Bu gruplar içinde sadece aile kurumu istisnadır. Çünkü aile refleksi içindeki bireyi koruma güdüsüyle anor­malliği görmezden gelir, çoklukla da gizler, reddeder ya da mantığa bürüyüp kabullenmez.

“Ayağını sıcak tut başını serin” diyen öğreti haksız değil­dir. Aşırı ısınma da bazen kumanda odasındakinin kimya­sal düzenini bozar.

Serhoşlar, sergüzeller, serseriler, seriboşlar, ser ayarları bozuklar, gidenler, dönenler ve gidip asla dönemeyenler. Hepsi yaşadığımız toplumun bir parçasıdır.

Seri bir nar gibi vurup masaya dağıttım tanelerini.

Dilediğinizi seçin içinden. Bakalım size uyan çıkacak mı?

SER yolcusu kalmasın.

(Zaten kaldığı hiç görülmemiştir.)

(Ser kitabımın ön sözünden)