Eğer üreticiyseniz ve üretim alanınızda bir ana sa­nayiye çalışmıyorsanız işiniz çok zor.

Hani ağacında fındık, zeytin, dalında üzüm, çay veya toprağında şeker pancarı üretirsiniz ve fiyatını devletin belirlediği iyi kötü alıcısı olan bir kooperatifi vardır.

Ya da ne bileyim herkesin giydiği bir ayakkabıyı üretip satar ya da kendi karakterinize ve hayalinize göre de tasarım yapıp satabilirsiniz.

Bir başka örnek, otomotivde bir yan sanayi iseniz yine alıcınız ve fiyatını belirleyen bir ana sanayiniz var­dır.

Hatta ve hatta ana sanayiler siz üreticileri disipline ederek, üretim teknolojilerine ve üretim metotlarını da zorunlu olarak koşullandırarak bir anlamda partne­riniz olurlar.

Yok eğer serbest piyasaya çalışıp, kendi ürününüzü iç ve dış piyasaya kendiniz pazarlıyorsanız yandı gülüm keten helva. O zaman yalnız avlanan bir aslan­sınız veya tek başına kaval çalan çobansınız.

Hatta ve hatta ortalıkta gezen, her zaman avlan­maya müsait bir ceylansınız, hayatınız boyunca su içerken bile haarrrt diye bir timsah tarafından yutulma riski ile de beraber yaşarsınız.

Devletin çıkarmış olduğu yasalarda bile bazen dik­kate alınmamış olabiliyorsunuz.

Bir yasa çıkıyor ve siz orada yoksunuz, alın bak yutuldunuz gitti?

Meslektaşlarınızın sayısı çok az olduğu için dernek ve birlikte­lik bile çok zor.

Her bir meslektaşınız kendi değirmenine sü­rekli su taşımakta veya öğütülecek ham­madde bulmak zo­runda.

Ticaret sanayi oda­sında oluşturulan NACE kodunda bile meslektaşınız ile bir arada değilsiniz.

Tek birlikteliğiniz, yol ışığınız uluslararası alanda oluşturulan fuarlardır ama meslektaşlarınız da sizden bir fener yakmanızı bekliyordur.

Öyle bir pazar ki bir yıl önce çalıştığınız müşteri ile bir yıl sonra çalışma şansınız yok gibi.

Hatta ve hatta bir kez iş yapmış olduğunuz müşte­riye 15 yıl sonra bir daha iş yapma ihtimali söz konu­sudur.

Öyle bir cenderedesiniz ki size hammadde satan da enerji satan da ve en acısı satın alan müşteri de sizden teminat istiyor!

Savruksunuz, yalnızsınız. Bütün meslek hayatınızda bunu yaşadığınız ve hayatta kalmak için kendinize göre bir koruma stratejisi oluşturuyorsunuz veya zo­rundasınız.

Bir otomotiv, tekstil veya inşaat sanayindeki iş di­siplinini veya sistemini kendinize adapte etmek şansı­nız çok zordur.

Her şeyi kendiniz sıfırdan yaratmak zorundasınızdır ve bunu da meslektaşınıza göstermemek için ketum­luk, önde olma duygusu gibi ruh durumları gelişmiştir içinizde ki bu da hoş değildir.

Çağımızın gelişim gösteren dijital sistemleri de asla sizi dikkate almamıştır, her şeyi kendiniz geliştirmek zorundasınız. Makinalarınızın hepsi size özel yapılmış­tır ve öyle ki meslektaşınız bile kullanamaz.

Çünkü mesleki paylaşımdan yoksunsunuz. Aklınıza şu soru gelebilir “Niçin dernek olmuyorsunuz?” Oluyo­ruz ama her şeyiniz sır, müşterinizle bile paylaşamıyor­sunuz dernekte nasıl paylaşacaksınız.

Sürekli değirmeninize su taşımak ve değirmende iş­leyeceğiniz bir hammadde oluşturmak zorundasınız.

Eğer durursanız ya su kesilir ya da başka değirmene kanalize olur. Bazen su olur ama beraberinde öğüte­cek buğday da olmalıdır bazen onu bulamazsınız, biri olmadan biri asla.

Elbette herkesin kullanmış olduğu ürünü üretmek de var benim bahsetmiş olduğum şekli de.

Böyle iş yapanlara da Allah kolaylık versin, zoru seç­mek biraz kader biraz da karakter.

Gençler tercih sizin.

Saygılarımla.