Bu köşede pek çok defa ABD ve AB yaptırımlarının hukuki durumunu irdeledik. Bu yaptırım listeleri, Türkiye'de iş yapan bir şirketi neden ilgilendirsin? En başta, ABD doları ile ticaret yapan herkes, o işlemi takas eden ABD muhabir bankasıyla da muhatap oluyor. Dolayısıyla örneğin Gürcistan’dan Türkiye'ye gelen bir ürünün ödemesini dolar ile yapıyorsanız, bu işlem ABD finansal sisteminden geçiyor. ABD'nin yasakladığı bir şirket veya şahısla bağlantı tespit edilirse, paranız bloklanıyor. Üstelik bu yaptırımlar sadece ABD vatandaşlarını değil, sistemiyle temas eden herkesi kapsıyor. ABD sisteminin de, şu anda bu yazıyı okuduğunuz donanım ve yazılımdan tutun her yerde olduğunu söylememiz pek yanlış olmaz. Bu yüzden Türk ihracatçıları oldukça etkileniyor.

18 Aralık'ta ABD yine kapsamlı bir liste güncellemesi yaptı. Bu duyuruda dikkatimi çeken bir detay var: Türkiye merkezli, makine sektöründe faaliyet gösteren bir anonim şirket tüzel kişiliği SDN listesine eklendi. Şirketin faaliyet alanı, CNC takım tezgâhları ve endüstriyel ölçüm sistemleri gibi "çift kullanımlı" (dual-use) teknolojileri kapsıyor. Listeye alınma gerekçesi, Rusya yaptırımlarını düzenleyen başkanlık kararnamesi.

Peki SDN listesi tam olarak ne? SDN, "Specially Designated Nationals" yani "Özel Olarak Belirlenen Vatandaşlar" listesinin kısaltması. ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı OFAC tarafından yönetilen bu liste, ABD'nin en ağır yaptırım araçlarından biri. Listeye alınan kişi veya şirketin ABD'deki tüm varlıkları donduruluyor. ABD kişileri ve ABD finansal sistemiyle temas eden herkes, bu listedeki isim ve şirketlerle işlem yapmaktan menediliyor.

Peki SDN listesindeki bir Türk şirketi ile başka bir Türk şirketi TL ile ticaret yapsa ne olur? ABD'nin bu işleme doğrudan yaptırım uygulama yetkisi yok. Ancak dolaylı sonuçları ağır olabiliyor. Bu hafta SDN listesine eklenen Türk şirketinin kaydında da bu ibare var: "Secondary sanctions risk." Bu ifade, öncelikle bu şirketle işlem yapan veya işlemi kolaylaştıran yabancı finansal kurumların (bankalar dahil) ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabileceği anlamına geliyor. Dolayısıyla SDN listesindeki bir şirketle çalışan Türk bankalarının da risk altına girdiğini, bu nedenle bankaların bu şirketlerle çalışmaktan çekindiğini, ve bunun dolayısıyla domino etkisi yarattığını söyleyebiliriz. Ayrıca SDN listesindeki bir şahıs veya şirketin yüzde ellisini veya fazlasını elinde bulundurduğu herhangi bir şirket de, listede adı yazmasa bile aynı kefeye konuluyor. Son zamanlarda azımsanmayacak sayıda Türk şirketinin bu listelere eklendiğini görüyoruz.

İhracatçı firmaların, özellikle dual-use teknoloji, makine, elektronik gibi sektörlerde faaliyet gösterenlerin; sadece doğrudan müşterilerini değil, ürünlerinin nihai varış noktasını da sorgulamaları önemli.