Okul öncesi, İlköğretim ve ortaöğretimde okuyan yaklaşık 19 milyon öğrenci 15 gün sürecek yarı yıl tatiline girdi. Bu süre zarfında özellikle büyükşehir­lerde trafik bir miktar nefes alacak.

Bugün birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazla bir öğrenciye sahibiz. AB’deki toplam asker sayısı­nın bir buçuk milyondan az olduğunu göz önüne aldı­ğımızda eğitim sistemimizin büyüklüğü daha iyi anlaşılacaktır.

Genç nüfusa sahip bir ülkeyiz, bu önemli fırsatları içerirken büyük yükleri de ba­rındırmaktadır.

19 milyon gencimizi iyi eğitip hayata hazır­ladığımız takdirde bugün dünyada en ve­rimli yatırımı gerçek­leştirmiş oluruz. Ancak eğer bu gençlere basılı diplomaları verip, baş­larının çaresine bak­malarını tercih etmeye devam edersek gele­ceğimizi karartırız.

Bugün TL aşırı değersiz tutulmak suretiyle üretimin canlandırıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Böylesi bir ekono­mik iklimde herkes ortalama ücretle iş bulabilir. Ne bi­reyi ne de toplumu refaha ulaştıramayan bu koşullarda kalifiye personel ihtiyacı da göreceli olarak düşüktür. Ucuz mal üretmeyi tercih eden toplumda kişiler ve ku­rumlar uzmanlık için gerekli kalifikasyonları elde edecek enerji ve konsantrasyona sahip olamaz.

Günümüzde iyi donanımlı insanımızı ülkemizin genel şartlarından dolayı yurt dı­şına kaptırmaktayız. Sistemi­miz gelişmiş ülkelerin insan kaynağı ihtiyacını -az sayıda ürettiği üretken insanıyla- karşılamaktadır. Zarara bakınız.

Bugün eğitim sistemimiz yeniden ele alınmalı, kendi ekmeğini her yerde çıkarak donanımda insan üretir hale gelmeliyiz. Altyapı yatırımları her zaman yapılabilir ancak gençlerimiz geleceği ıskalamaya devam ederse sonuçları ağır olacaktır.

İfade ettiğimiz eğitim sisteminin yeniden ele alınma işlemi büyük maliyetlere neden olacak bir iş değildir. Kamu ve özel sektörde bu değişimin sağlanması için gerekli insan kaynağı mevcuttur. Günümüzde eğitim gelişen teknolojilerle daha kısa sürede daha fazla in­sana verilebilir olmuştur.

Doğru hedef ve iyi bir planlamayla toplumun üretim kapasitesi çok da uzun zaman geçmeden yükseltilebilir. Bu iddianın ardında yatan neden hayattan büyük bek­lentileri olan büyük bir gençliğe sahip oluşumuzdur.

Kısa geçmişte dikkat çekici başarı hikayeleri yazmış tüm ülkelerde karşımıza hep bu başarmak isteyen genç nüfus çıkmaktadır.