TÜİK’in resmi internet sitesine göre, 2020 yılı itibari ile Türkiye’nin eğitim durumu şöyle:

1-Okuma yazma bilmeyenler: 2.024.979 (%3)

2-İlkokul mezunu (5 yıllık: 17.579.747 (%21)

3-Okuma yazma bilip okul mezunu olmayan:

7.782.603 (%9)

4-Diplomasız ilköğretim mezunu (8 yıllık):

5.678.694 (%7)

5-Diplomalı Ortaokul ve dengi meslek okul mezunu: 13.365.564 (%17)

6-Diplomalı bilinmeyen kişi: 620.860 (%1)

7-Lise ve dengi okul mezunu: 15.426.019 (%21)

8-Yüksekokul/Fakülte mezunu: 10.257.791 (%14)

9-Yüksek Lisans ve 5/6 yıllık okul mezunu: 1.083.331 (%1,5)

10-Doktora yapmış: 211.581 (%0,5)

2020 yılında Türkiye nüfusunun yaklaşık 82.000.000 kişi olduğu kabul edilerek ve TÜİK’in resmi internet sitesinde yer alan 01 Eylül 2020 tarihindeki bilgiler esas alınarak yapılan hesaplamaya göre;

Yukardaki ilk 6 guruba girenlerin toplamı 47. 052. 447 nüfusa 6 yaşa kadar olan kesimi de (8 milyon) eklersek, 55 milyon insanımız eğitimsiz denilecek seviyededir. Diğer bir ifade ile; nüfusumuzun %68’i eğitimsizdir ya da çok düşük eğitim düzeyindedir.

Toplam 82 milyonun Sadece: 27 milyonu ki o da toplam nüfusun %33’ü etmektedir, lise ve üstü eğitim seviyesindedir. Hiç okul bitirmemiş 6 yaş üstü insan sayımız: 9 milyon 807 bin 582’dir. Bunun çoğunluğunu, (6 milyon 185 bin 858) kadınlar oluşturmaktadır. Nüfus sayımı kayıtlarından anlaşıldığı gibi, eğitim durumuna göre Türkiye’de en çok ilkokul mezunu bulunmaktadır. (17 milyon 580 bin)

16 Ekim 2021 tarihli Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) raporlarına göre Türkiye’de eğitim durumu, 42 OECD ülkesi ile karşılaştırılarak şöyle ifade edilmektedir.

1.Türkiye’de 25-34 yaş aralığındaki genç yetişkinlerin %41’i ortaöğretim mezunu bile değildir.

2.Türkiye’de ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin oranı %32 iken, bu oran OECD ortalamasında %15’tir.

3. 25-64 yaş aralığındaki yükseköğretim mezunu yetişkinlerin eğitim düzeylerine göre dağılımları incelendiğinde Türkiye’de lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim alan yetişkin oranlarının OECD ortalamasının oldukça gerisinde kaldığı görülmektedir. Özellikle yüksek lisans kademesinde Türkiye’de bu oran %2 iken, OECD ortalamasında %13,5’tir.

Türkiye’de eğitimde olanların oranı %38 iken, OECD ülkelerinde %53, eğitimde olmayıp çalışan Türkiye’de %30, OECD’de %32, işsiz Türkiye’de %11, OECD’de %6, çalışmayan ve iş aramayan Türkiye’de %21, OECD’de %9 şeklindedir.

Türkiye 15-19 yaş aralığındaki %69 okullaşma oranı ile OECD ülkeleri arasında en düşük okullaşma oranına sahip ülkedir. Ayrıca 3-5 yaş aralığında %39 ile erken çocukluk eğitimine katılım oranı en düşük OECD ülkesi Türkiye’dir. Bu oranın OECD ortalaması %83’tür. 15-19 yaş aralığında çocukların eğitime erişim oranı Türkiye’de %69, OECD ülkelerinde %84’tür.

Üniversitelerimizin durumu ise iç açıcı değil. Dünyanın saygın eğitim kurumu sıralama listelerinden olan QS World University Ranking 2021 edisyonu yayınlandı. Raporda Türkiye’nin acı tablosu gözler önüne serildi. Listede ilk 500’de Türkiye’den sadece 1 üniversite yer alırken ilk 1000’de sadece 9 üniversite yer bulabildi.

Son 20 yılda ODTÜ 85’İNCİ sıradan 801’ inci sıraya, İTÜ 150’nci sıradan 850’nci sıraya, Boğaziçi Üniversitesi 137’nci sıradan 650’nci sıraya kadar düşen üniversitelerden bazıları.

Eğitime ayırdığımız kaynakların yetersizliği, eğitmen kadrolarındaki zafiyet ve sisteme yapılan bilinçsiz müdahaleler ile ne yazık ki geri gitmekteyiz. Japon kanunlarında, ülkeyi yönetenlerin seçileceği seçimlerde oy kullanabilmek için en az lise mezunu olmak gerektiği yazılıdır. Kaldı ki Japonya eğitimde en ileri gitmiş, teknolojide dünya ile yarışan ülkelerden biridir. Türk halkı ise adeta tercihen cahil bırakılmakta, en büyük tehlike cehaletin içine ısrarla itelenmektedir. Bu dış güçlerin işi mi acaba?