İnternette dolaşırken gözüme çarpan bu başlık dikkatimi çekti, ben yoğun kahve içen biri değilim, ama sabah işe başlarken ve de öğle yemeğinden sonra birer fincan kahvemi içerim, ama şekersiz, gerçek kahve tadıyla, bu nedenle yazıyı dikkatle okudum, aranızdaki kahve tiryakilerinin de bilgisine sunmak istedim.

Yazı ABD’deki kahve alışkanlığı üzerinde yapılan araştırmaları, gözlemleri içeriyor, gelin göz atalım;

Günlük demlediğiniz kahveyi daha lezzetli hale getirmek için bakın neler yapmalısınız?

Eğer benim gibiyseniz, sabahları isteğe bağlı değil, 1 fincan kahve olmazsa olmazınız ise, işinize sabahın erken saatinde verimli başlarsınız. Zira o zengin, sıcak fincan size erken işe başlamanın etkisini yumuşatır, ama sakın bunu kafein alışkanlığı olarak değerlendirmeyin. ABD’de kahve üzerine yapılan araştırmalar ve istatistikler, Amerikalıların neredeyse 4’te 3’ünün (%73) her gün kahve içtiğini ve insanların %36’sının günde 3 ila 5 fincan kahve içtiğini gösteriyor.

Yüksek kaliteli, kimyasal içermeyen kahveyle güne başlayın. Evet, kahve içmek sorunlu olabilir ama bunun sebebi kafein değildir. Ticari kahve, en çok kimyasal işlem görmüş gıda ürünlerinden biridir ve genellikle sentetik böcek ilaçları ve sentetik gübrelerle yetiştirilir. Ancak bir torba organik kahve çekirdeği almak her zaman yeterli olmayabilir. Genellikle ‘’organik’’ etiketine baksak ta, uzman bir diyetisyen bu etiketin yeşil aklama olabileceğini belirtiyor ve “Bir şeyi, bir yerde organik yapan, başka bir yerde tamamen farklı olabilir” diyor. Bu nedenle etiketin ötesine bakmayı ve çekirdeklerin nasıl tedarik edildiğine odaklanmayı, öneriyor.

Peki, en iyi seçeneğimiz hangisi olacak? Cevap, “Tek kökenli kahveyi seçin!” Karışımların izini sürmek zor olsa da, tek kökenli çekirdekler nasıl yetiştirildiklerini araştırmayı kolaylaştırır.

Peki ya kahvede görülebilen mikotoksin ve küf, ne anlam ifade eder? Uzman araştırmacılar bunları bir numaralı halk düşmanı ilan ediyor, ancak yaptıkları araştırmalar çok fazla endişelenmemize gerek olmadığını da gösteriyor. Wisconsin Madison Üniversitesi’nde bakteriyoloji Profesörü Dr. Jao-Hyuk Yu, ABD ve güçlü gıda güvenliği düzenlemelerine sahip diğer ülkelerdeki tüketicilerin ticari kahvelerindeki küf ve mikotoksin konusunda aşırı endişelenmelerine gerek olmadığını açıklıyor.

Yu, “Küf ve mikotosin belirli koşullar altında, özellikle de uygunsuz hasat, kurutma ve depolama sırasında kahve çekirdeklerinde gelişebilse de, sıkı kalite kontrol uygulamaları ve düzenleyici standartlar, onların seviyelerinin güvenlik endişelerinin oldukça altında kalmasını sağlar.” diyor.

Dünya genelinde 100’den fazla ülke, bu bileşenlerin seviyelerini düzenliyor ve bazıları diğerlerinden daha katı standartlara sahip olsa da, hepsi belirlenen güvenlik limitleri içerisinde kalıyor. Ayrıca, ıslak işleme ve kavurma bu toksinlerin uzaklaşmasına yardımcı oluyor.

Yu, “Tüketiciler, iyi üretim uygulamalarını takip eden ve olası hatayı en aza indirmek için düzenli testler yapan saygın markalardan kahve alabilirler. Tescilli üçüncü taraf laboratuvar testlerinden geçmiş sertifikalar, şeffaf bir şekilde sunulursa, faydalı olur”

diyor.

Kahve çekirdeklerini serin ve rutubetsiz bir yerde saklamanın ve makul bir süre içinde tüketmenin, evde küf oluşmasını önleyeceğini vurguluyor.

Kısacası, küf ve mikotoksin gerçek endişeler olsa da, düzenlemeler, denetim ve dikkatli işleme sayesinde çoğu tüketici için büyük bir tehdit oluşturmuyor.

Amerikan organik etiketli kahve satın almak mecburiyetinde değilsiniz, ancak yetiştirme yöntemleri şeffaf olan kahveleri tercih etmelisiniz. Bununla birlikte, eğer temkinli davranmayı tercih ediyorsanız, bazı favori önerileri de var. Örneğin, eğer gerginseniz, mide rahatsızlığı çekiyorsanız veya kafein çarpması yaşıyorsanız, koyu kavrulmuş kahve, tüm rahatsızlıklarınızı hafifletir.

Kahve demişken kakaoyu da bir kenara itemeyiz. Muhtemelen alışkın olduğunuz kakao, aşırı işlenmiş bir içecektir. Kakao çiğ çekirdeklerden yapılır ve ruh halini iyileştiren ve bilişselliği destekleyen antioksidanlar, magnezyum, potasyum ve demir gibi minerallerle doludur. Araştırmalar düzenli kakao tüketiminin bunama ve Alzheimer gibi bilişsel bozukluk riskini de azalttığını ortaya koyuyor.

Kahve tiryakisi okurlarımın kahvelerini, bu bilgiler ışığında daha keyifli içmeleri dileklerimle…