Yüz yıldır eğitimde büyük uğraşlar veren ülkemiz, Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana bu gayretlerini hızlandırmıştır. Nereden başlamış, nereye ulaşmışız? Gelişmeleri rakamlarla değerlendirelim.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan “Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim 1923-2023” isimli çalışmadaki verilere bakalım:

-1923-2003'te (80 yıl) 343.194 olan derslik sayısı, 2023'te 613.785'e yükseldi.

-1923-1924 eğitim-öğretim yılında toplam 5.133 okul bulunurken, 50 yıl sonra bu sayı 43.620’ye, Cumhuriyet’in 100. yılında ise 74.549'a ulaştı.

-1923-1924 eğitim-öğretim yılında toplam 361.514 öğrencinin bulunduğu Türkiye'de, 50 yıl sonra öğrenci sayısı 6.733.890'a ulaştı. 2023-2024 eğitim-öğretim yılında ise öğrenci sayısı 19.126.106 oldu.

-Cumhuriyet’in ilk yılında toplam 126.266 öğretmen görev yaparken, Cumhuriyet’in 100. yılında yaklaşık 93 kat artışla 1.146.177'ye yükseldi.

-İlköğretimde okullaşma oranı 1927'de %23 iken, 2023'te %95'e yükseldi.

-2002-2003 eğitim-öğretim yılında ülkede 14.478 olan kütüphane sayısı, 2022-2023 eğitim-öğretim yılında 3,3 kat civarında artışla 46.828'e, 16 olan Bilim Sanat Merkezi (BİLSEM) sayısı yaklaşık 24,5 kat artarak 393'e, 2.791 olan spor salonu sayısı yaklaşık 4,3 kat artışla 12.206'ya, 21.849 olan laboratuvar sayısı yaklaşık 2,42 kat artışla 52.954'e, 1.489 olan pansiyon sayısı yaklaşık 2 kat artışla 3.043'e çıktı.

Bu rakamlar gösteriyor ki eğitim ve öğretimde fiziki koşullarda çok ciddi rakamlara ulaşılmıştır. Ancak dünyada son dönemlerde elektronik ortamlardaki gelişmeler nedeniyle konuya başka bir gözle bakmamız gerekiyor.

Bugün tüm dünyada hâkim bir dil İngilizce var. Bu dilin bir ölçüde bilinmesi gerekiyor. Çocuklar bile her türlü bilgiye cep telefonu ve bilgisayarlarla ulaşabiliyor. Pek çok bilgiyi artık onlardan gizlememiz mümkün değil. Geleceğimiz ile ilgili planlamaları bu gerçeğin düzleminde yapmalıyız. Yapıyor muyuz? Hayır, yapmıyoruz. Bu nedenle dünyadaki gelişmiş ekonomik boyutlardaki ilk 10 ülke hedefinden çok uzaktayız.

Sık sık vurguladığım gibi, yakın zamana kadar bizden çok daha geride olan Güney Kore bizi sollamış, geçmiş. Artık onun alt imalatçısı veya taşeronu oluyoruz.

Tüm toplum olarak silkelenip kalkmalı, hızımızı artırmalı ve 86 milyonluk nüfusumuzla olmamız gereken yere yükselmeliyiz.

Güzel günler uzak değil…