Çimento sektörü, tüm ülkemiz insanlarının yaşamına dokunan bir üretim yapıyor. Bu konuda gerek ülkemiz gerekse dünya için önemli bir pozisyonda bulunan Sn. Emir Adıgüzel'in açıklamasını alıntılıyorum.
Dünya Çimento Birliği (WCA) Kurucu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Emir Adıgüzel, ihtiyacının 2,5 katı üretim kapasitesi bulunan çimento sektörümüz için tek çıkış yolunun ihracat olduğunu kaydetti. Rakiplerin hızla güç kazandığı ortamda ciddi daralma riski yaşayan sektörün karanlık bir gelecekle karşı karşıya bulunduğunu ifade ediyor.
Türkiye'nin ihracatı önceleyen bir strateji benimseyeceği ya da mevcut fabrikaların en az yarısını kapatmak zorunda kalacağı bir yol ayrımına sürükleneceği uyarısında bulunuyor.
Uzun yıllar boyunca Türkiye'nin Akdeniz, Afrika ve Amerika pazarlarında lider çimento ihracatçısı olduğunu hatırlatan Adıgüzel, uzun vadeli ihracat stratejisinin eksikliği nedeniyle Türkiye'nin bu liderliğini kaybettiğini vurguladı. Adıgüzel, pandemi döneminde iç tüketimin 55 milyon tona düşmesi ile fabrikaların ihracata yöneldiğini, pandemi sonrası ise artan fiyatların Cezayir ve Mısır gibi yeni oyuncuları sahneye çıkardığını belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Ancak Türk üreticiler taviz vermeyerek bazı pazarları kaybetmeyi göze aldılar. 2022'de maliyetler ve fiyatlar hızlı arttı. Bu da alıcılarda güven kaybı yarattı. Mısır ve Cezayir Türkiye'nin boşluğunu doldurdu. 2023'te seçimle birlikte iç talep patladı, ihracat tekrar ciddi şekilde geriledi. 2024'e gelindiğinde sabit kur politikası iç piyasada fiyatları artırırken maliyetleri yükseltti. Ambargo uygulaması ile çok önemli İsrail pazarı kapandı.”
Sektörün uzun vadeli bir ihracat stratejisine ihtiyacı bulunduğunu kaydeden Adıgüzel, “Türkiye'nin ihracat başarısı bugüne kadar rekabetçi fiyat, kalite ve üretim fazlası kapasiteye dayanıyordu. Artık bu yapı işlemiyor. Lojistik, marka güvenilirliği, ticaret diplomasisi ve altyapı yatırımı yanı sıra uzun vadeli, güvenilir fiyat istikrarı olmadan sürdürülebilir bir ihracat başarılamaz. Ekonomi normale dönüp kurlar gerçekçi seviyeye gelince ‘Haydi, ihracat yapalım.’ denecek ama iş işten geçmiş olacak” yorumunu yaptı.
Türkiye'nin kısa vadeli tepkisel politikalardan vazgeçip; planlı, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir ihracat yaklaşımı benimsemesi gerektiğini vurgulayan Emir Adıgüzel, Yapay Sabit Kur Politikasının birçok sektörde olduğu gibi çimento ihracatında da ciddi baskı yarattığını savundu.
Adıgüzel, çözüm için şu önerileri sıraladı:
-İhracatçılara, geçmişte olduğu gibi navlun sübvansiyonları sağlanması,
-İhracata özel döviz kuru uygulanması,
-Serbest piyasa ekonomisinin gereği olarak, döviz kurlarının piyasa gerçeklerine göre belirlenmesi, çözümün temel unsurları olarak kabul edilmelidir.