Bu konuyu birkaç ay önce yine kaleme almıştık. Ancak 12 Eylül 2025 günü Resmi Gazete’de yayımlanan yeni bir Yargıtay içtihadı birleştirme kararı, konuya çok önemli bir açıklık getirdi. İçtihadı birleştirme kararları, mahkemeleri bağlayıcı bir yorum getirir. Artık şüpheye mahal bırakmaksızın, çalışanın işten çıktıktan sonra “rekabet etmeme sözleşmesi” olmasına rağmen işvereniyle rekabete girmesi, “ticaret mahkemelerinin” görev alanına giriyor.
Bunun bazı önemli sonuçları var. Normalde, işçi lehine yorum ilkesi gereğince, kanuni hükümde bir tereddüt varsa, işçi yararına olan yorum yapılır. İşçinin işverene karşı pazarlık gücünün düşük olduğu kabul edilir. Ancak ticaret mahkemesinin görev alanına giren bir ticari davada haliyle böyle bir kural yok. Bu yüzden kural olarak, iki denk güç gibi yorum yapılıyor. Ancak iş mahkemesinde görülen bir iş davasında durum böyle değil, tereddüt halinde işçi lehine yorumlanıyor hüküm. Kısacası, artık şirketlerin, personel işten ayrıldığında bir süre rakip bir firma kurup müşterileri kendine çekmesini önleme şansı arttı. Bunun için elbette bir rekabet etmeme sözleşmeniz olması, bu sözleşmenin kanundaki detaylara ve güncel uygulamaya uygun olması lazım. Ayrıca sürecin de iyi yönetilmesi gerekiyor.
Önemli bir ayrım var; iş ilişkisi devam ederken yapılan rekabet ve iş ilişkisi bittikten sonraki rekabet. İş ilişkisi devam ederken yapılan rekabet, zaten doğrudan kanunda yer alan sadakat ve sır saklama yükümlülüğünü ihlal ediyor. Tabi ki iyi olur ama bunun için bir sözleşme de şart değil. Çalışan şirkette devam ederken yapılan rekabette hala iş mahkemeleri görevli.
Peki neden “işçinin bu uyuşmazlığına ticaret mahkemeleri baksın” diye karar çıktı? Türk Ticaret Kanunu’nda açıkça bu tür uyuşmazlıklara ticaret mahkemelerinin bakacağı yazıyor. Ancak, sonradan çıkan İş Mahkemeleri Kanunu da, işçi işveren arasındaki sözleşme ve kanundan doğan tüm uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüneceğini söylüyor. Bu nedenle ortada anlaşmazlık vardı. Yargıtay özetle diyor ki; iş ilişkisi bitince rekabet etmemeye yönelik sözleşme, işçinin piyasada işverenle rekabet etmemesine yönelik ticari bir kısıtlamadır. Ayrıca mahkemenin, “ticari sırrın ne olduğu” gibi “ticari nitelik ve uzmanlık gerektiren” değerlendirmeler yapması gerekir. Bunun yeri de, ticaret mahkemesidir.