Sevgili Okurlar, ben bu yazımı Haziran 2020’de kaleme alıp gazeteme iletmemişim! Şimdi paylaşıyorum. Zengin/fakir, gelişmiş/gelişmemiş, mutlu/mutsuz, teknolojik/ilkel, demokrat/otokrat olduğuna bakmadan tüm dünya ülke ve insanlarına aynı yaklaşımda bulunan virüs gündemi belirlemeye devam ediyor. Normalleşme niyet ve eylemleri her zaman istenilen sonuçları vermiyor, hatta verilerin tekrar kötüye gittiği gözüken diyarlar var. Söylenen o ki, virüsün tüm dünyadaki ağırlığı 2 gram. Halkımız bunu en iyi gram altınla kıyas ettiğinde algılar, avcunuza iki adet gram altın alın ve bu ağırlıkta başka neyin dünyayı etkileyebileceğini düşünün lütfen… Sanki bir “big bang” yaşandı :)
Anlık ve günlük borsa takip eder gibi tüm dünya yönetimi ve insanları; virüsün bulaşanlarını ve aldığı canları sayılarla ve grafiklerle takip ediyor. Özellikle grafiklerde birçok ülkede sonun yaklaştığı görünürken bazı ülkelerde yükselişe geçtiği bazı ülkelerde ise bir seviye de kaldığı ve inişe geçmeden yatayda devam ettiği görülüyor. İşte biz, o yatay devam eden ülkelerin nüfus itibariyle neredeyse başında geliyoruz. Sıfırlanmaya meyletmediğimiz için de dünya ulaşımına yaygın olarak henüz dahil olamadık. Bu aşamada üç uyarıyı tekrar hatırlatmadan geçemeyeceğim; eviniz dışında mutlaka maskeli olacaksınız, fiziki mesafenizi mutlaka koruyacaksınız, kişisel hijyeninize (özellikle el yıkama) özen göstereceksiniz.Dünyanın ve ülkemizin karşılaştığı bu süreç bence bir kriz değil, içinde birçok krizi barındıran KAOS’dur ve kaosu dünya ülkeleri kendi içlerinde, kendi yönetim anlayışları, kapasiteleri ve kaynakları ölçüsünde yönetmeye çalışıyorlar. Ortak strateji ve çaba çok değil, ağırlıklı olarak bilgi paylaşımı var. Ortak hareket planı eksikliği, bence uluslararası kurumların varlığını derinden sarmıştır ve tekrar yapılanması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Kaybedilen CAN’ların ne yazık ki telafisi yok, ayrıca ağır tedavilere maruz kalan vatandaşlarımız ve onların yakınları en çok etkilenenler olmakla beraber, birkaç sektörün dışında ülkemiz sosyal ve ekonomik olarak da çok büyük yara almıştır. Ekonomik sorunlarımız zaten çoktu ama salgının yarattığı bu kaotik durum bizi çok daha zora soktu. Farklı sektörlerin dünya yöneticileriyle yapılan anket ve görüşmeler sonrasında; salgın öncesi döneme iki seneden önce dönülemeyeceği görüşü çok hakim!
Her ülke kendi kesesine göre yardımlar ve sübvansiyonlar yaptı, birçok dünya markası şirketi ülke yönetimleri ekonomik iflastan şimdilik kurtardı. Ancak,
*Yasakların kısıtlıda olsa gevşetilmesi bazı sektörlere hayat öpücüğü verecektir, ama bazıları için ne yazık ki çok geç olacak,
*İşten çıkarma yasakları sona erdiğinde işsizlik artacak,
*Nakit ihtiyacı giderek artan bir sorun olmaya devam edecek,
*Ne kadar kredi verseniz, dipsiz kuyu gibi hepsi yutulmaya hazır,
*Üretime verilen aralar talep ve malzeme kısıtları nedeniyle dalgalanarak devam edecek,
*Uzaktan çalışma tercihinin bazı sektör ve kurumlarda kalıcı olma ihtimali çok,
*Salgının en büyük faydası insanın doğayı kirletme hızının azalmasıydı ama galiba tarih olacak,
*Aşı gündeme geldiğinde karşıtlığı da olacak!
Salgın döneminin ülkemizde ve dünyada sonu gözükmemişken, virüsün de değişime uğraması ve duyarsızlık, sürecin en az iki yıl daha devamına sebep olabilir. Ülkemiz kurum ve çalışanları zor durumdayken, benzer durumun uzaması bence yıkıcı dalgalara sebep olacaktır.
Ülkemizi yönetenlerinde, muhalefet edenlerinde birçok doğrusu ve yanlışı var. Siyasiler, STK’lar, dernekler, şirketler, üniversiteler başta olmak üzere; ortak akılla, adil, dini alet etmeden, kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklayarak, özel menfaatlere izin vermeden, koltuk sevdasına düşmeden, öz eleştiri yaparak, barış ve kardeşlik ruhunu üstün kılarak TEK BİR YÜREK olmayı becerirsek, aynı hedef için çok çalışırsak, adım gibi eminim ki BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ…
Mümkün olmadığını düşünenlere, yakın tarihimizi incelemelerini öneririm; yokluk içerisinde yedi düveli dize getirip nasıl CUMHURİYET olmuşuz, bugünkü varlık içerisinde mi yapamayacağız!
Hadi o zaman, yapalım şu işi… (Siyasiler gölge etmesin diyeceğim ama:)
Saygılarımla