Değerli Okurlar, Ülkemizde giderek artan, sabırsızlık, ta­hammülsüzlük, kıskançlık, yoksulluk, tarafkarlık ve ce­halet sebebiyle anlamsız ve orantısız şiddet o kadar çok arttı ki, bu sebeple bu hafta sizlere Ahimsa’dan bahsetmek iste­dim.

Yoga ilminde en seçkin yoga ekolü olarak gösterilen “Raja Yoga”nın bir diğer ismi ise “Hükümdarların Yolu”dur. Böyle denmesinin sebebi eskiden bir devletin yönetimine talip olan kişinin, Raja Yoga’nın tüm basamaklarına haiz olması gerekir­miş. Raja Yoga insanın gerçek varlığını, öz benliğini, ruhunu tanıması ve onu zihin ve beden üzerinde egemen kılmasını amaçlar. Büyük bilge Patanjali’nin Yoga Sutra’sında Raja Yo­ga’nın 8 basamaktan oluştuğu açıklanmaktadır. Ve 8 basama­ğın başlangıcı olan “Ahlaksal Kuralları” içeren Yama’ların ilk yasası Ahimsa’dır. Ahimsa Sanskritçe bir kelimedir ve kısaca “Şiddetsizlik Yasası”dır.

Şiddet sadece bizim anladığımız anlamda fiziksel şid­det değildir. Şiddet sözlü, fiziksel, şiddet duyularla ve his­lerle olabilir. Ahimsa prensibi şiddet karşıtlığı, sakinlik, öldürmeme anlamını taşır ve aynı zamanda bu yasayı uy­gulamak başkalarına karşı iyi, nazik, arkadaşça ve dü­şünceli davranmak da demektir. İcra edilen eylemler başkalarının kişisel gelişimine yardım etmeli ve bütün varlıkların iyiliğine hizmet etmelidir.

Bu felsefenin başlıca prensibi, kişiyi yaşayan herhangi bir canlıya fiziksel, ruhsal ya da duygusal olarak zarar ver­mekten uzak tutmaktır. Ayrıca, birey düşüncelerinde, sözle­rinde ve hareketlerinde de her türlü şiddetten kaçınmalıdır, çünkü şiddet insanın zekâsını negatif yönde etkileyerek geliş­mesini engellemektedir.

Ahimsa kesinlikle hiçbir şey yapmamak, pasif olmak, kade­rini kabul etmek, kadercilik ya da acizlik duygusuna teslim olmak demek değildir. Tam tersine hiçbir şey yapmamak; ya­pılabilecek en zorlayıcı, en köklü ve nitelikli değişikliktir. Bir mücadeleye girmeden, hiçbir şey yapmadan, kontrolü bırak­maktır. Fırtınanın ortasında merkezde ve sabit kalmaktır. Ey­lemlerimizin çoğu sadece tepkilerden ibarettir.

Şiddetsizlik yaşam akışına karşı koymak yerine olana izin veren, olanı biteni tarafsız olarak gözlemleyebilme yeteneğini geliştirmektir. Bu şimdiyi hiç yargılamamak, sadece bu “anın oluşunu” kabul etmektir.

Hindistan ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ru­hani lideri olan Mahatma Gandhi yaşamı boyunca Ahimsa ya­sasını içselleştirerek yaşayan en önemli siyasi liderlerdendir. Gandhi bu felsefe ile Hindistan’ı bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde pek çok halka ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur. Gandhi; İngilizlere karşı Hindistan Bağımsızlık hareketi sırasında Ahimsa ruhu, şiddetsizlik yolu aracılığıyla 12 Mart’ta 1930’da tuz vergisine karşı bir hareket başlattı ve ünlü “Tuz Yürüyüşü”nü gerçekleştirdi. Yürüyüşün amacı, 1762 yılında Doğu Hindistan Kumpanyası’nın mirası olan ve yılda 25 milyon pound’luk vergiye kaynaklık eden Tuz Yasası’nı ihlal etmek için denizden tuz çıkarmaktı. Kendi tu­zunu yapmak için Ahmedabad’dan Dandi’ye 12 Mart’tan 6 Nisan’a kadar 400 kilometrelik mesafeyi çıplak ayakla 24 günde yürüdü. Denize doğru yapılan bu yürüyüşte Gandi’ye binlerce Hintli eşlik etti. Gandhi, 6 Nisan sabahı İngiliz polisle­rinin şaşkın bakışları arasında denize yürüdü ve çamura karış­mış bir topak tuzu avuçlarına alarak tatlı suda yıkadı. Böylece bir Hindu’nun tuz çıkaramayacağına dair Tuz Yasası’nı ihlal etmiş oldu. Ardından Gandhi’nin çağrısına uyan binlerce köylü deniz kıyılarına akın ederek tuz çıkarmaya başladılar. Yasa da işlemez hale getirildi. Ahimsa bir ilkedir. Ve Gandhi bu ilkeyi günümüz siyasetinde ilk uygulayandır.

Mahatma Gandhi dünyaya şu mesajı vermiştir; Umutsuz­luğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Tiranlar ve katiller ol­muştur, hatta bir süre yenilmez sanılmışlardır ancak so­nunda her zaman kaybederler…

Benim ATATÜRK’den sonra en beğendiğim lider olan GANDHİ ülkesine ve insanlığa büyük hizmetler vermiştir.

Öfkenin kontrol edilebildiği bir yaşam dilerim.

Saygılarımla.