Didim’deki D-Marin Yat Limanı’ndan geçerken ora­daki teknelere hayretle bakıp sordu:

“Ağabey bu teknelerin sahipleri ne iş yapıyor acaba?”

Ben de gülerek cevap verdim:

“Hangi teknenin, bunun mu şunun mu?”

Beni, “Ne fark eder ki?” diye yanıtladı.

“Çok şey fark eder; çünkü yaklaşık olarak şu gördü­ğün iki buçuk milyon, diğeri yirmi beş milyon, onun yanındaki de iki yüz elli milyon,” dedim.

Evet, “Bu teknelerin sahipleri çok zengin insanlar ve ne iş yapıyorlar da bu kadar zengin oluyorlar?” sorusu bir yana dursun sadece bu diyalogdan bile zenginliğin göreceli olduğu anlaşılıyor. Bu soruyu soran arkadaşım da birçok kişiye göre çok zengin bir insan ve o bile akıl sır erdiremiyordu.

Peki, “fakir” kime denir?

Fakirlik de zengin­lik gibi kişiye göre değişen yoruma açık bir kavram mıdır? Bu kavramlar ülkelere göre deği­şiklik arz eder mi?

Önce fakirliğin ta­nımını yapmaya ça­lışırsam; fakirlik asla göreceli değildir. Gıda, eğitim, barınma, kılık kıyafet insanın yaşamsal temel ihtiyacıdır.

Bu ihtiyaçların birini dahi gidermekte zorlanan insan fakirdir. Bu kadar.

Gündemdeki soruyu sorayım o zaman:

“Fakirlik kader midir?”

Bu soruyu hepi­miz hayatımızın içinde her gün karşılaştığımız ör­neklerle cevapla­yabiliriz aslında. Yani biraz kafamızı zorlayarak düşün­memiz yeterli!

Bir de soruyu şu açıdan ele alalım: Aynı eğitimi gör­memiş, aynı niteliklere sahip olmayan iki insanın me­muriyet başvurusu siyasi veya başka sebeplerle yanlı değerlendiriliyor ve niteliksize kadro veriliyorsa hem o birey hem de ülke fakir kalmaz mı?

Bu o bireyin ve kalkınamayıp fakir kalan ülkenin ka­deri midir?

İş sahaları, okullar açmak için gerekli kaynaklar yol­suzluk ile hortumlanıyorsa fakir kalan ülke ve insanının kaderi mi kötüdür?

Mevla’m kötü kader mi yazmıştır onlara?

Allah (c.c.) Japon’u daha çok sevdiği için mi milli ge­liri fazladır? Japon’un kaderi güzel, Bangladeşlinin kötü mü yazılmıştır?

Bundan mıdır çekilen tüm çileler?

Böyle birçok soru sorulabilir, bin bir türlü örnek veri­lebilir elbet.

Eğer Allah (c.c.) insanların fakirlik çekmesini isteseydi okyanusları balıklarla ormanları meyvelerle doldur­mazdı. Yer altında yer üstünde kaynaklar, zenginlikler vermezdi.

İyi yönetilen ve yönetilmeyen ülkeler arkasındaki zenginlik farkı bireylere de yansıyacaktır muhakkak.

Fakirlik, adaletli bir düzen kurulamamasından ve eşit gelir dağılımı olmamasından kaynaklıdır.

Özetle, iyi yönetilmeyen ülkeler ve onların halkları vardır.

Fakirlik kader değildir!