Değerli Okurlar,

Ülkemizde çok kullandığımız tanımlamalardan birisidir, sürü psikolojisi. Çoğunluğa uyma refleksiyle bireysel düşüncenin geri planda kalmasıdır. Ait olma isteği, güvenlik arayışı ve hata yapmaktan kaçınma kaygısı, çoğunluğa uyma ihtiyacını doğurur. Tıpkı koyunların sorgusuzca birbirini takip etmesi gibi…

Hem politikada hem de günlük yaşamın içerisinde sıklıkla kullandığımız bir kavram olan bu söylem “Bandwagon etkisi” olarak da anılır. Bandwagon Türkçe’de “bando arabası” anlamına geliyor. Geçit törenlerinde insanların bando arabasına atlayarak çalınan müziğin keyfini çıkarmaları teşvik edilirmiş. Bu tür törenleri görenler müzik ve kutlamanın bulaşıcı etkisiyle bando arabasına atlarlarmış. Sonraları, siyasi kampanyaları düzenleyenler 19. yüzyıldan itibaren adayları eğlendirmek ve aidiyet hislerini artırmak için bando arabalarını kullanmaya başlamış. Bu arabalara katılmayan adaylar ise kendilerini eksik ve bir şeyler kaçırmış gibi hissederlermiş. Zaman içerisinde; politikada veya tüketici alışkanlıklarını şekillendirmede insanları belirli bir düşünce veya davranışa itmeye yönelik bir etkileme biçimi olarak kullanılmaya başlanmış.

Sürü Psikolojisi (Bandwagon Etkisi) Nedir?

İnsanların bir davranışı, tutumu, tarzı veya görüşü başkaları bunları benimsedikleri için, kendi inançlarını göz ardı ederek benimsedikleri bir durum olarak tanımlanıyor. Benimseyen kişi sayısı arttıkça diğer insanların da bu gruba katılma olasılıkları artıyor.

Madem pek çok kişi bunu yapıyor, o halde bu iyi ya da kabul edilen şey olmalı.” veya “Bu kadar insan bunu yapıyorsa bir sebebi vardır.” diye kendimize uygunluğuna bakmadan o davranışa katılma eğiliminde oluyoruz.

Bu eğilimin altında yatan mekanizmalara gelirsek!

Grup Düşüncesi: Herkes aynı şeyi yapıyormuş gibi göründüğünde o davranışa yönelmek ve gruba ait olmak için üzerimizde farkında olmadığımız bir baskı hissediyoruz. Bu nedenle de ne kadar çok insan belirli bir davranışı veya düşünceyi benimserse diğer insanların da bu gruba katılma eğilimi artıyor.

Haklı Olma İsteği: İnsanlar haklı ve kazanan konumunda olmayı arzuluyor, insanların eğilimlerinden etkileniyoruz. Eğer birçok kişi bir davranışı veya görüşü benimsiyorsa bunun doğru olacağı izlenimine kapılarak haklı olma isteğimizle birlikte o görüşe veya davranışa doğru yöneliyoruz.

Dahil Olma Arzusu: Dışlanmak istemediğimiz için çoğunluğun yaptıklarına ayak uydurmak, onlarla aynı şekilde davranmak ve düşünmek sosyal varlığımızı sürdürmenin bir yolu gibi gözükebiliyor.

Sosyal medyanın yanı sıra televizyon veya yazılı yayıncılık gibi geleneksel medya türleri de sürü psikolojisini etkiliyor. Dahil olduğumuz sosyal dernekler, vakıflar veya taraftar grupları gibi oluşumlar da sürü psikolojisinde rol oynuyor.

Zararlı olur mu? Sürü psikolojisi davranışları çoğunlukla zararsız bir şekilde gerçekleşiyor olsa kimi zaman tehlikeli bir hal de alabiliyor. Kimi zaman asılsız bilgilerin yayılmasıyla topluluklar bir kişiyi hedefine alarak karalayabiliyor, saldırganca söz veya davranışlarda bulunabiliyor, linç kültürü yaşanabiliyor. Durumun aslı anlaşıldığında ise bazen çok geç kalınmış olunabiliyor.

Örnek verirsek! Yakışmadığını bile bile moda tercihlerinde bulunmak, herkes takip ediyor diye sosyal medya takibinde bulunmak, herkes paylaşıyor diyerek sık ve özel paylaşımlarda bulunmak, sırf duyum ve reklamlara kanarak beslenme alışkanlıklarını değiştirmek, kazanan tarafında olmak için takım tutmak ve muhtelif konularda yaşam tarzını değiştirmek.

Etkisinden Nasıl Kurtuluruz?

· Çoğunluğun her zaman haklı olmayabileceğini hatırlayarak eleştirel düşünmek.

· Karşılaştığımız bilgi veya trendler karşısında kendi araştırmamızı yapmamız ve bunu yaparak güvenilir bilgiyi aramak.

  • Kendi araştırmamızı yaptıktan sonra gözlem yapmak veya topluluk baskısından uzaklaşmak için kendimize vakit tanıyarak hızlı kararlar almamak.

Sizce kalabalığa uymak mı yoksa kendi doğrularını tercih etmek mi daha anlamlı?

SÜRÜDEN OLMAYIN, ÖZGÜN OLUN

Saygılarımla