Geçen hafta BUSİAD Yeşil Bursa Çalışma Komitesi olarak, ben de komitenin kurulduğundan beri üyesiyim, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i ziyaret ettik. BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar, Genel Sekreteri Erol Alakoç, Yönetim Kurulu Üyeleri Haluk Parlamış ve Serdar Can, Denetim Kurulu Üyesi Denizhan Sezgin, Yeşil Bursa Çalışma komitesi Üyeleri Doç. Dr. Ahmet Aygun ve Çevre Yüksek Mühendisi Nagihan Çelik, bu ziyarete katıldık. Ziyaretin ana nedeni, Nilüfer Çayı Temiz Aksın hedefimizi kendisiyle masaya yatırmak, Bursa halkının yaşamını tehdit eden Nilüfer Çayı kirliliğinin kontrol altına alınmasına yönelik tedbirleri, Sayın Başkan ile tartışmak, uygulamaya sokturmak idi.

BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, Nilüfer Çayının temiz akması için çok şeyler söylendiğini, ama kesin çözüme yönelik gerekenlerin bir türlü yapılamadığını ifade etti. BUSİAD’ın ‘’Sanayi, Tarım ve Turizm İle Gelişen Bursa’’ vizyon çalışmasıyla gündeme getirdikleri Nilüfer Çayı’nın temiz akması düşüncesinin eyleme geçmesi için çalışmaya devam ettiklerini de vurguladı. Sanayicinin, yerel yönetimlerin, OSB’lerin ve denetleyici kurumların konunun tarafları olduğunu ifade ederek, ‘’Sorumluluğu birbirimize atarak değil, mutlaka bizler bir şeyler yaparak, tıpkı Eskişehir’deki Porsuk Çayı’nın temizlendiği gibi, hep birlikte kol kola yola çıkmalıyız.’’ dedi.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Bozbey, BUSİAD’ın duyarlılığına teşekkür ederken, 155 noktada kaçak deşarj tespit ettik ve bunları kapattık. Şimdi de Nilüfer Çayına akan derelere bakıyoruz, kaçak deşarj var mı, diye. BUSKİ’nin de yanlışı olmuş süzüntü suyuyla ilgili. Nilüfer Çayı’nın belli yerlerine kirlilik ölçer, koyacağız. Böylece nerelerde kaçak deşarj olduğunu öğrenip, tedbir alacağız, dedi. Ben kendisine Fransa’da şahit olduğum, sanayi atıklarının arıtılarak bırakılmasının kontrol sistemi örneğini verdim. Kimyasal ürünler üreten bir fabrikayı ziyaretimde, firma sahibi sıvı atıklarının arıtma tesisini gezdirirken ki arıtılmış su içilecek kalitedeydi, bu tesisi 24 saat/365 gün hiç durdurmadan çalıştırmak zorundayız, kentin kontrol biriminin çok sıkı takibi altındayız, gecenin herhangi bir saatinde gelip atık sulardan numune alırlar, laboratuvarda tahlil yapılır, bir kaçamağımızı yakalarlarsa, ilkinde çok ağır para cezası verirler, tekrarı olursa belli süreli tesis kapatma cezasına çarptırırız, demişti. O nedenle Belediyenin sanayi tesisi atıklarından numune alıp tahlil yapması çok önemli, ama kaçak yakalandığında, istisnasız acıtıcı para cezasına çarptırılması da bir o kadar önemli.

Ben de bu ziyareti fırsat bilip, Nilüfer Çayının temiz akması hedefimiz yanında, Bursa’daki kent yaşamı ile ilgili önemli gördüğüm birkaç konuda görüşlerimi Sayın Başkan’a arz ettim, bunlarda biri Nilüfer Çayı ana yatağının taşkın kapasitesinin, ağaç dikimleri ve bazı yapıların oluşumuyla, düşürülmesiydi.

Nilüfer Çayı Doğal Yatağı, Rahmetli Hikmet Şahin döneminde kent parkına dönüştürüldü. Bugün yeşil alanlarıyla, büyüyen ağaç kolleksiyonuyla, yürüyüş yollarıyla, güzel görüntülü ahşap yapılarıyla, kentimizin güzide parklarından biri oldu. Ben her gün Hayvanat Bahçesine gidip dönerken bu güzellikleri yaşıyorum ama bir DSİ’li olarak ta kafamda şekillenen kötü senaryolar nedeniyle ürperiyorum. Biliyorsunuz Dünyanın karşısına İklim Değişikliği diye bir doğa felaketi dikiliyor, normal mevsim şartlarında yağışsız geçen yaz aylarında Ankara’yı, ABD’de Güney Kaliforniya’yı, İspanya’nın Akdeniz kıyılarını seller basıyor, kentler tahrip oluyor, insanlar ölüyor. Nilüfer Çayı havzasında da bugüne dek yaşanmamış büyük yağışlar ve büyük taşkınlar, olabilir. Bu taşkın sularını sadece Yunuseli boyunca akan Alman Kanalı taşıyamayabilir, eski yatak ta taşkın sularıyla dolar. İşte bu nedenle, Nilüfer Çayı doğal yatağının akış kapasitesini düşüren, yatak ortasındaki ağaçların sonbaharda budanıp başka parklara nakli, ahşap binaların, köprülerin, tenis kortu tel çitlerinin vb. kaldırılması gerekiyor…

Doğa Anayasası: Zeytin Ağaçlarını Kesmeyin, gerekirse Budayın, Nakledin!

Whatsapp Image 2025 06 18 At 17.05.01