Bursa, tarih boyunca sadece ipeğin ve tarihin değil, aynı zamanda emeğin ve girişimciliğin de şehri oldu. Organize sanayi bölgelerinden mahalle atölyelerine kadar her yerde bir emek, bir çaba, bir başarı hikâyesi var. Bu hikâyelerin büyük çoğunluğu ise bir ortak noktada birleşiyor: Aile şirketleri.

Türkiye’deki şirketlerin yaklaşık %95’i aile şirketi. Ancak ne yazık ki bu şirketlerin sadece %30’u ikinci kuşağa geçebiliyor, %12’si üçüncü kuşağa, %3’ü ise dördüncü kuşağa ulaşabiliyor. Bu tablo, sadece Türkiye için değil, Bursa için de alarm niteliğinde. Aile anayasası bulunan şirketlerin oranı yalnızca %23

Kurumsallaşma Ne Demek?

Kurumsallaşma denince birçok kişi “bürokrasi artacak, samimiyet kaybolacak, çalışanların iletişimleri kısıtlanacak ve hatta robotlaşacağız” gibi düşüncelere kapılıyor. Oysa kurumsallaşmak, bir şirketin “kişilere bağlı” değil, “sistemlere bağlı” hale gelmesidir. Kuralların, sorumlulukların, rollerin netleşmesidir ki, yeni jenerasyonun da iş hayatından beklentileri bu yöndedir. Patronun yokluğunda da işlerin aynı ve/veya daha da sistemli bir şekilde yürümesi demektir.

Bursa’da Aile Şirketlerinin Karşılaştığı Sorunlar

Bursa gibi üretim ve sanayi kültürünün yüksek olduğu bir şehirde bile kurumsallaşma konusunda ciddi eksikler var. Huyundan suyundan demeyeceğim. Çünkü kurumsallaşmasını tamamlamış ve üzerine hala katmaya çalışan, kurumsallaşma yolculuğunu planlayarak yola çıkan birçok işletme var. Tabii ki kimse kolay olacağını söylemiyor. Çünkü uzun yıllardır oluşan alışkanlıklar, kültürler, birçok düzensiz yapılar birden değişmiyor. Tüm bu dönüşüm süreçleri sancılı oluyor. Ama gelecek için inat etmek gerekiyor. Vazgeçmeden çağın gereklerine ayak uydurmak ve sürdürülebilir hale getirmek gerekiyor. Yoksa sadece resimlerde bir kare olmaya mahkûm olacağız. Aile şirketlerinin bu orta vade dönüşüm yolculuklarında öncelerine çıkan bir sürü engel var.

Bunların başlıcaları ise;

  • Profesyonel yönetim eksikliği: Şirket yönetimleri hâlâ “aileden birine” bırakılıyor. Hem de eğitim almadan, farklı bir iş deneyimi yaşamalarına ve tecrübe kazanmalarına fırsat verilmeden. Oysa uzmanlık gerektiren alanlar var.
  • Aile içi çatışmalar: Miras, yetki paylaşımı ve kuşak çatışmaları şirketleri içeriden yıpratıyor. Neden mi? Herkes kendini uzman görüyor. Sadece tecrübenin yada finansın yeteceğini zannediyor. Baktığında herkes, üretimci, herkes, finansçı, herkes satışçı…
  • Uzun vadeli plan eksikliği: “Bugünü kurtarma” odaklı yönetim tarzı, gelecek nesilleri risk altına sokuyor. Maalesef ki sabrımız yok, maalesef ki öngörümüz az ve maalesef ki bilimsel gerçeklere olan inancımız az.

Kurumsallaşan Şirketler Ne Kazanıyor?

Kurumsallaşmayı başaran Bursa’da hiç mi şirket yok. Var tabii ki. Yeşim Tekstil, Beyçelik, Uludağ İçecek, Kaplanlar Soğutma, Coşkunöz gibi markalar sadece şehirde değil, dünyada da söz sahibi olabildiler. Neden? Çünkü sistem kurdular. Aile bireyleri dışında profesyonel yöneticilere yer verdiler, eğitim yatırımı yaptılar, denetim ve şeffaflığa önem verdiler. Yetti mi? Hayır. Bitti mi? Hayır. Devam edilmezse, ısrar edilmezse, sürdürülebilir hale gelmez ise, geri giderler. Çünkü Dünya sürekli ileri gidiyor.

Kurumsallaşmak demek sadece daha düzenli çalışmak değil; daha fazla yatırım çekmek, daha güvenilir bir iş ortağı olmak ve krizlere karşı daha dirençli hale gelmek demek. Kurumsallaşmak demek SÜRDÜRÜLEBİLİR olmak demek.

Çözüm Nedir? Nereden Başlamalı?

  • Aile Anayasası: Aile içindeki görev paylaşımı, miras planlaması ve kriz yönetimi kuralları yazılı hale getirilmeli. Ve tabii ki kağıtta kalmadan sisteme dönüştürülebilmeli.
  • Dışarıdan Yönetici Desteği: Her işi aileden biri yapacak diye bir kural yok. Alanında uzman profesyoneller, şirketi ileri taşır.
  • Eğitim ve Danışmanlık: Yönetim, finans, iletişim gibi alanlarda düzenli eğitimler alınmalı. Dış göz olarak danışmanlar şirketi objektif şekilde analiz edebilir. Ama danışman seçerken DİKKAT!

Bursa, her şeyden önce emeğin şehri. Bugün küçük atölyelerde başlayan yolculuklar, dünya markalarına dönüşebilir. Ama bunun için cesaret ve vizyon gerekli. Kurumsallaşmak, bu vizyonun temel adımı. Şirketin değil, soyadının devamını isteyen her girişimci, bugünden bu adımı atmalı.

Unutmayalım: Aile bağlarıyla büyüyen şirketler, sistemle ayakta kalır.