Kumar oynayan veya bahse giren kişi tarafından borcu için adi borç veya kambiyo senedi düzenlenebilir. Türk hukukunda, gerek ticari senetler ve gerekse kambiyo senetleri terimleri kendilerine özgü anlam ifade ederler. Bir başka anlatımla, "kambiyo senedi" ile "ticari senet" kavramları aynı anlama gelmemektedir.[1] Ancak burada ticari senet kavramını Türk Ticaret Kanunundaki düzenleme nedeniyle "Kambiyo Senetleri" anlamında kullanacağız.[2]
Yukarıda belirtilen adi borç veya kambiyo senedinin, kumar oynayan veya bahse giren kişi tarafından imzalanmış olup olmadığının anlaşılması; maddi hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının belirlenmesi sonucunda belli olur. Bu durumda, adi borç veya kambiyo senedinin, kumar veya bahis nedeniyle imzanmış olduğunun savunulması, ispatın konusunu oluşturur (HMK m.140/III; m.187/I,c.1).
Çekişmeli vakıanın ispatı için başvurulan vasıtalara delil (kanıt) denir (HMK m.187/I, c.2). Delilin konusu, maddi vakıalardır.[3]
Türk Medeni Kanununa göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (m.6). İspat yükü, ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı vakıaları (olguları) ispat etmelidir. Bu genel kuralın istisnaları da vardır (TMK m.6; HMK m.190/I).
Davacı, dava dilekçesinde (HMK m.119/I), iddia ettiği her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini belirtir ve dilekçelerinde gösterilen ve elinde bulunan belgelerin asıllarını veya örneklerini dava dilekçesine ekleyerek mahkemeye verir (HMK m.121). Davalı da, cevap dilekçesinde (HMK m.129/I.e) savunmasının dayanağı olan her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini belirtir.
Deliller, kesin ve takdiri deliller olmak üzere ikiye ayrılır.
Kesin deliller; ikrar (HMK m.188), kesin hüküm (HMK m.303) , senet (HMK m.199 vd.) ve yemin (HMK m.225 vd.) olmak üzere dört tanedir.
Kaydetmek gerekir ki, bunlardan "senet" terimi kapsamında yer alan kambiyo senetleri olarak; poliçe, bono ve çek takip hukukunda özel bir mevki işgal ederler.
Bu anlamda, kumar ve bahis borcu için dava veya takibe konulan senet söz konusu ise, borçlunun borçlu olunmadığının tespiti veya itirazı savunması, kesin delile ile ispat edilebilir, takdiri delil ile ispatı mümkün değildir.
Aynı yönde görüşü içeren Yargıtay içtihat metni şöyledir; " Dava, kumar borcu için boş olarak imzalattırılan takip konusu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı, takip konusu senette lehtar olup davacı-keşideciye verdiği borç para karşılığında iş bu senedin imzalandığını ileri sürmüş, anılan senette “nakden” kaydının bulunduğu görülmüştür.
Bono, mücerret bir borç ikrarıdır. O halde, bono borçlusunun ilk önce bonodaki borç ikrarının sebebinin kumar veya bahis olduğunu ispat etmesi gerekir; bu ise, HMK'nın 201. maddesi gereği tanıkla ispat edilemez. Ancak, senet ( kesin delil ) ile ispat edilebilir. Aksi halde, yani bononun kumar veya bahis borcu için düzenlendiği iddiasının tanıkla ispat edilebileceğinin kabulü durumunda bono emniyeti kalmaz; her bononun, kumar veya bahis borcu için verildiği iddiası temin edilecek tanıklarla ispat edilerek iptali sağlanabilir. Bu ise, hem HMK'nın 201. maddesi hükmüne hem de bono emniyetine aykırı düşer ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6. Baskı C. 2 Sh. 2422-2423 ).
Somut olayda davacı dava konusu senedin düzenlenme nedeninin kumar borcu olduğunu iddia ettiğine göre bu iddiasını belirtilen ilkeler çerçevesinde yazılı delille kanıtlaması gerektiği gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir."[4]-[5] Takdiri deliller; tanık (HMK m.240 vd.), bilirkişi (HMK m.266 vd.), keşif (HMK m.288 vd.), uzman görüşü ve kanunda düzenlenmemiş diğer delillerdir (HMK m.192). Öğretide baskın olan görüşe göre, kumar ve bahis sözleşmeleri geçerlidir; bunlardan borç doğar. Fakat bu borçlara dayanarak borçluyu borcunu ifa etmek üzere zorlama imkanı yoktur. Bu borç, dava hakkından yoksun, eksik (tabii) bir borçtur.[6] Bizim de katıldığımız bu görüşe göre, kumar ve bahisten doğan borçlar eksik borç niteliğindedir. Bu anlamda, kumar ve bahis sözleşmeleri geçerli olup, bunlardan borç doğar. Kumar ve bahis borcunun eksikliği savunması bir itiraz olarak ileri sürülebilir.. İtiraza konu olguların varlığı yargıç tarafından görevinden ötürü re'sen dikkate alınır. Nitekim, TBK'nın 605/I inci madde fıkrasına göre; "Kumar oynayan veya bahse giren kişi tarafından imzalanmış adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir kişiye devredilmiş olsa bile, hiçbir kimse bunlara dayanarak dava açamaz ve takip yapamaz. Kıymetli evrakın iyiniyetli üçüncü kişilere sağladığı haklar saklıdır."
Çalışmalarınızda başarı, ailenizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.
Jur. Dr. Mevci Ergün
[1] Terim konusunda geniş bilg için bkz., Karayalçın, Senet, s.39-40; Öztan, Senet, s.137; Uyar, Senet, s. ; Erman, Takip, s.II,Gürbüz, s.98-99 (Ergün, M.: Kambiyo Senetlerine Özgü Takip Yolları, Ankara 1989, s.29 Naklen)
[2] Ergün,Kambiyo Senetlerine Özgü Takip Yolları, s.29
[3] Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, s.358
[4] Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 11.12.2013 Tarih, E/K.16647 - 19725 Karar Sayılı içtihat metni, https://karararama.yargıtay.gov.tr (Erişim tarihi: 13.10.2025)
[5] Aynı yönde içtihat için bkz., Yargıtay (Kapatılan)19. Hukuk Dairesi, 06.02.2012 Tarih, 2011/5852 Esas ve 2012/1591 Karar Sayılı içtihat metni, https://karararama.yargıtay.gov.tr (Erişim tarihi: 13.10.2025)
[6] Kocayusufpaşaoğlu, N.:Borçlar Hukuku Dersleri (Genel Hükümler), İstanbul 1978, s.70, dipnot 44'de adı geçen yazarlar: Hatemi/Serozan/Arpacı; Reisoğlu, S.:Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B.12, İstanbul 1998, s.34; Yavuz, a.g.e., s.831