Sanayi ve tarımsal üretimde rekabetçi olmadan başarı elde etmek olanaksızdır.
1970’li yıllarda başlayan ve 2001 yılında 4562 sayılı kanun ile yürürlüğe giren Organize Sanayi Bölgeleri ve Teknoparklar kanunu ile ülkemiz büyük bir atılım yapmış, günümüzde ise bu yerler üretim üsleri haline gelmişlerdir.
OSB’lerin başarısının altında yatan sır ise çıkartılan güzel ve işleyebilen yasalardır.
Ülkemizde hep söylenen fakat gerçekleşmesi henüz tamamlanmayan sanayi ve üniversite iş birliği eş güdümlü gitmediği için ülkemiz sanayicisi, sermayesini ve kazandığını taşa toprağa verip, teknolojiye yatırım yapamadığından rekabette zorlanmaktadır.
Üzülerek belirtmeliyim ki sanayi ile kalkınan şehirlerimizde birçok sanayici, değer kazanan fabrika binaları ve yatırımlardan değer olarak önde giden arazi ve kira rantının cazibesi ile gelişimlerini ve ilerlemelerini tamamlayamamışlardır. Sonuç olarak yıllarını vermiş oldukları o değerli bilgi birikimleri ile birlikte kenara çekilmişlerdir.
Rekabeti arttırma ve gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilmek için üniversitelerin bizlerden daha çok bilmeleri gerekmektedir. Üniversitelerin üretim için çok güzel düşünülmüş fikirleri ışığında, sanayicilerin de fikrini alarak yeni özendirici yasalar çıkartılması gerekmektedir.
Her gün ekonomi gazetelerinin baş sayfalarını süsleyen dijital dönüşüm, inovasyon ve verimlilik ancak yasalar ile mümkündür ve bu yasalarda üniversite ve sanayi baş rolde olmalıdır.
Sanayi, üniversite ve bakanlık bir araya gelerek ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ, TİCARET VE SANAYI ODALARI, HOMOJEN OLARAK İŞ İNSANLARI DERNEKLERİ, KOSGEB, TÜBİTAK VE KALKINMA AJANSLARI DA dahil edilmek sureti ile yerli üretimi destekleyen teşvik sistemleri ile yeni bir yasa hayata geçirilmelidir.
Bu yasanın temel düsturu rekabet, seri üretim, verimlilik, dijital dönüşüm ve yapay zekanın her türlü üretim alanında kullanılmaya teşvik edilmesi olmalıdır.
Teşviklerin şartları sürdürebilir üretim, çevre sertifikaları, karbon ayak izi düşük ürünler ve verimlilik olacak şekilde belirlenmelidir.
Rekabet edebilmek için Ticaret ve Sanayi Odaları bir yatırım veya iş yeri açmak isteyen herkesten ve her kim olursa olsun fizibilite raporu istemelidir ki aynı işi aynı bölgelerde yapanlara sekte vurmadan veya atıl üretimler durur iken bir daha aynı sektörde yatırım yapacak yatırımcılara yol gösterebilsin, kontrol edebilsin ve müsaade yetkisi alarak kullanabilsin.
Örnek olsun diye söylüyorum yatırımcılar karın yağmadığı dağa kayak tesisi, dalganın olmadığı yere sörf tesis kurmasın. Bunun önüne geçebilecek tedbirler sanayide de tarımda da çok önemlidir.
Ama yatırımcının özgür olarak ne iş yapacağına karar verebilme ilkesi de unutulmadan, güven esası temel ilke edinilerek, yerli ve yabancı yatırımcılar teşvik edilmelidir.
Ana hedef dijital kalkınma, verimli üretim ilkesi, teknoloji ve bilim rekabette işe yarar diye düşünüyorum.
Saygılarımla