Yaptığımız müvekkil ziyaretlerinde piyasalardan konuşurken Çin’in özellikle ihracatı çok fazla etkilediği yönünde sohbetler oldu. Eskiden Çin tarafından taklidin çok olduğu ama kalitesiz ürün ürettikleri için yine de kaliteli ürün isteyenlerin Çin malı ürünler tercih etmediğini biliyoruz. Konuşulanlardan anladığım kadarı ile Çin artık hem kaliteli ürünler üretmeye, hem de kendi ülkesinden aldığı desteklerle uygun ürünler üretmeye başlamış. Bu da özellikle makine sektöründe olan Bursa firmalarını oldukça zorluyor.
Buradan yola çıkarak Çin’nin patent tescilindeki durumunu konumunu merak ettim. Son yıllarda Çin, küresel patent yarışında öncü konumunu korurken, başvuru stratejilerinde dikkate değer bir dönüşüm yaşıyor. 2010’lardan itibaren hızlı bir yükselişle ABD ve Avrupa’yı geride bırakan Çin, 2023 ve 2024 verileriyle birlikte artık yalnızca miktar değil, kalite odaklı bir patent politikası izlemeye başladığını gösteriyor.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) verilerine göre, 2023’te Çin Ulusal Fikri Mülkiyet Ofisi (CNIPA), yaklaşık 1,68 milyon patent başvurusu aldı. Bu, önceki yıla göre yüzde 3,6’lık bir artışı temsil ederken, başvuru adetlerindeki artış hızının yavaşladığı da dikkat çekiyor. Daha önemlisi ise Çin’in uluslararası patent başvurularındaki yükselişi. 2023’te Çin, yaklaşık 75.000 PCT başvurusuyla, ABD’yi geride bırakarak bu alandaki liderliğini pekiştirdi.
Bu veriler ışığında, “Çin geri mi gidiyor?” sorusu yerine “Çin neyi dönüştürüyor?” sorusunu sormak daha yerinde olur. Uzun yıllar Çin’in başvuru sayısındaki yüksekliği, “şişirilmiş”, koruma amaçlı ve yenilikten uzak başvurular olarak eleştirildi. Ancak bugün geldiğimiz noktada Çin, patent sistemini dönüştürüyor. Artık yalnızca başvuru sayısını değil, teknolojik derinliği, uygulanabilirliği ve küresel geçerliliği esas alıyor.
Huawei (Huawei Technologies Co., Ltd.- Telekomünikasyon, bilgi teknolojileri), BYD (Build Your Dreams Co., Ltd.- Elektrikli araçlar (EV), batarya teknolojisi), CATL (Contemporary Amperex Technology Co., Limited- Enerji, lityum-iyon batarya üretimi)
gibi şirketler hem ürün kalitesi hem de fikri mülkiyet varlıkları bakımından dünya devleriyle boy ölçüşür hale geldi. Bu, Çin’in teknoloji ihracatı ve marka değerinde de doğrudan etkisini gösteriyor.
Bu değişim Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Türk Patent ve Marka Kurumu verilerine göre, 2015-2023 arasında Çinli başvuru sahiplerinin Türkiye’deki patent başvurularında yıllık ortalama %15-20’lik bir artış yaşandı. 2023’te Çin kaynaklı başvuru sayısı yaklaşık 2.500 seviyesindeydi.
Bu tablo, Türkiye için hem bir rekabet uyarısı. Çin’in artan kaliteli başvuruları, yerli üreticiler için daha yüksek bir rekabet standardı getiriyor. Özellikle telekomünikasyon, otomotiv, batarya teknolojileri ve akıllı cihazlar, makine gibi sektörlerde Çinli markalar, patent korumalarıyla birlikte pazarda agresif biçimde varlık gösteriyor.
Bence, Çin’in başvuru sayılarındaki göreli yavaşlama, inovasyonda düşüş değil; daha seçici, daha etkili ve daha uluslararası bir stratejiye geçiş anlamına geliyor. Dünya dönüşürken, ticarette yeniden şekilleniyor. Uzun vadeli düşünüp önlem almakta fayda olduğunu düşünüyorum. İyi haftalar.