Her yıl yeni veriler açıklanıyor. Her yıl umutla değişen oranlara, artan temsil gücüne bakıyoruz. Ama hâlâ tablo çok net : STEM alanlarında kadınlar görünür değil. STEM; yani bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi insanlığın geleceğini şekillendiren alanlar, kadınların yeterince yer bulamadığı zeminler olmaya devam ediyor. Bu alanlar sadece birer meslek grubu değil. Bunlar, dünyanın yönünü belirleyen, teknolojiyi, altyapıyı, ekonomiyi ve hatta günlük yaşamlarımızı dönüştüren yapılar. Ve bu yapılar hâlâ çoğunlukla erkek egemen. Ama sormam gerek; Bu gerçekten yetenek meselesi mi, yoksa sistemik bir kör nokta mı?
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada araştırmacıların sadece %30’u kadın. OECD ülkelerinde STEM alanlarında kadın istihdamı %28 civarında. Türkiye’de ise mühendislik fakültelerine giren kadın oranı %28-30 arasında değişiyor. Ancak bu kadınların ne kadarı mezun olduktan sonra mühendislik mesleğini yapabiliyor? Ne kadarı Ar-Ge laboratuvarlarında, üretim sahalarında ya da yönetim kadrolarında yer bulabiliyor? Çoğu zaman “Buralar kadınlara uygun değil” gibi sessiz önyargılarla şekillenen iş kültürü, genç kadın mühendis adaylarının yolunu daha baştan zorluklarla kaplıyor.
Bu tablo sadece kadınlar için değil, toplumun geleceği için de bir kayıp. Çünkü çeşitlilik, inovasyonun temelidir. Farklı bakış açıları, farklı çözüm yolları doğurur. Kadınların mühendisliğe, yapay zekâya, teknolojiye kattığı değer; sadece nicelik değil, nitelik meselesidir. Kadınların empatisi, sürdürülebilirlik bakışı, uzun vadeli düşünebilme yeteneği ve ortak akla yatkınlığı, teknolojik gelişmelerin insan merkezli olmasına büyük katkı sağlar. STEM alanlarında daha fazla kadının olması demek; daha kapsayıcı, daha etik, daha yaşanabilir bir gelecek demektir.
Eğitimde Kız Çocuklarına Erken Temas Etmeliyiz : Bilimle, kodlamayla, mühendislikle küçük yaşta tanışan bir kız çocuğu, kendini bu alanlarda hayal etmeye başlar. Atölyeler, maker hareketi, oyunlaştırılmış STEM eğitimleri yaygınlaştırılmalı. Ve bu çalışmalar sadece büyükşehirlerde değil, Anadolu’nun dört bir yanında yapılmalı.
Rol Modelleri Görünür Kılmalıyız : Kadın mühendisler, kadın akademisyenler, kadın teknologlar sadece sahnede değil, sınıflarda, ekranlarda, sosyal medyada da görünür olmalı. Genç kızlar “Ben de onun gibi olabilirim” diyebilmeli. İşte biz TÜMKAD olarak tam da bu yüzden varız.
Kurumsal İşbirliği ve Mentorluk Programlarında Güçlerimizi Birleştirmeliyiz : Kadın mühendislerin yalnız olmadığını hissettikleri güçlü mentorluk programları, şirketler ile STK’ların işbirlikleriyle yürütülmeli. Deneyimli mühendis kadınlar, genç kadınlara el uzatmalı. Ülkedeki her bir kadın mühendise , adaylarına ve kız çocuklarımıza ulaşmalıyız.
Politika ve Teşvik Mekanizmaları Geliştirmeliyiz : Kadın istihdamına pozitif ayrımcılık içeren stratejiler, STEM alanlarında daha çok burs, teşvik ve proje desteği şart. Kamu ve özel sektör politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliğini odağa alması gerekiyor.
Bugün bir kız çocuğu fizik sınavında başarılı olduğu için değil, mühendis olmayı hayal ettiği için teşvik edilmeli. Bir kadın yapay zekâ projesi yazdığı için değil, ona liderlik ettiği için alkışlanmalı. STEM’de kadın olmak zordur. Ama bir o kadar da dönüştürücüdür.
TÜMKAD gibi sivil toplum örgütleri, vizyoner kurumlar ve değişime inanan insanlar sayesinde bu dönüşüm hız kazanacak. Çünkü kadınların olduğu yerde üretim vardır, inovasyon vardır, ve en önemlisi UMUT vardır. Daha iyi bir dünya kadınlar ile gerçekleşecek ve şekillenecektir.