Çok geçmişe gitmeye gerek yok. Bundan 8 yıl önce, yani 2015 yılında, şimdilerde muhalefet liderlerinden olan, zamanın Başbakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Türki­ye’nin yerli ve milli yolcu uçağı müjdesini vererek, bu işin başarılacağını inandırıcı bir ses tonuyla dile getirmişti. Alman Daimler Benz’in artık üretilmeyen Dornier marka uçağının hakları alınarak TRJ-329 adıyla dev afişlerle tanıtıl­mıştı.

Davutoğlu, 80 yıl önce yerli uçak yapan Nuri Demirağ­lar’ın, Vecihi Hürkuşlar’ın tek parti (CHP) iktidarı tarafından engellendiğini de iddia ederek onlardan geri kalmamak için yerli ve milli hamle başlattıklarını heyecanla dile getir­mişti.

Uçak nasıl yapılacak, kimlerden destek alınacak, nasıl yerli ve milli olacak tüm bu sorulara makul cevap veren yoktu.

“Yerli Yolcu Uçağı” veya “Bölgesel Yolcu Uçağı” adı verilen uçakların üretilmesi için, CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyası sırasında “Atatürk Havalimanı’nda milli havacılık ve uzay merkezi projesi için görüştüm” dediği

Amerikan SNC (Sierra Nevada Corporation) adlı şirketle (Fatih ve eşi Eren Özmen’e ait) işbirliği yapılacaktı. Yani bu durumda üretilecek uçakların tamamen yerlilik ve millilik gibi özelliği olmayacaktı. Yerli olarak, sadece Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ), Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş (STM), Aselsan, TEI, HAVELSAN, TCI gibi şirket­lerin desteği ve katkısı olacaktı. Tasarım ve üretim hakkı SNC’de olan 64 kişilik bu uçağın tasarım hakkı daha sonra Türkiye ile ortaklaşa paylaşılacaktı. Dünya genelinde sayıları 200’ün altına düşen bu uçakların tasarımını SNC’nin Ameri­kalı ve Türk mühendislerimiz ortak yapacaktı. Uçak üretimi için yeni bir tesis kurulacak, EASA (Avrupa Havacılık Emni­yet Ajansı) sertifikası alınması için de SNC’nin yan şirketle­rinden destek alınacaktı.

Aradan çok geçmeden Davutoğlu’nun Başbakanlık gö-revi sona erdi, yerli ve milli yolcu uçağı hamlesi de böylece bir daha gündeme gelmedi ve kapanıverdi.

Kılıçdaroğlu’nun SNC ile görüştüklerini belirtmesinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu şirketi kastederek “SNC adlı şirketle biz de görüştük. Sonra da ortadan kaybol­dular” mealinde bir sözle bu konunun kapandığını vurgu­ladı.

Biz zamanı boşa harcayıp, hiçbir adım atamazken, bi­zimle aynı tarihlerde yerli yolcu uçağı yapmak için çalışma­larına başlayan Çin Halk Cumhuriyeti’nin C-919 tipi uçağı ilk seferini yaptı bile.

Boeing 737 ve Airbus 320 muadili olarak tasarlanan ve devlete ait Çin Ticari Uçak Şirketi (COMAC) tarafından geliş­tirilen uçaklarda General Electric ve Honeywell gibi ABD şir­ketlerinin desteği olduğu için o da tamamen yerli özelliğe sahip değil.

Geride kalan seçim kampanyasında özel Baykar şirketinin ve devletin TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN gibi kuruluşlarının havacılık ve savunma sanayiindeki değişik amaçlara yönelik yeni üretimleri peş peşe gündeme getiri­lirken Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TUSAŞ) Genel Mü­dürü Temel Kotil’in yerli ve milli yolcu uçağı projesine hazır olmadıklarını belirtmesi seçim tantanası nedeniyle tabiri ca­izse kaynadı gitti. Seçim bitti, yerli ve milli yolcu uçağı gibi çok önem verildiğini sandığımız proje tekrar rafa mı kaldı­rıldı, yoksa hiç indirilmemiş ve gündeme gelmemişti doğ­rusu bu hiç bilinmiyor.

Dünyanın en büyük 100 havacılık şirketi arasında gösteri­len Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TUSAŞ) Genel Mü­dürü Temel Kotil, Türk savunma sanayi bünyesinde Milli Muharip Uçak, Hürjet, Atak-2, Anka, Aksungur, Hürkuş, Gökbey gibi bir dizi proje yürüten TUSAŞ’ın yakın zamanda yerli yolcu uçağı projesini gündemine almayacağını bu ko­nuda ancak önümüzdeki beş yıl içinde hazır olacaklarını bir müjde gibi açıklaması Türkiye’nin teknik ve mali olarak buna hazır olmadığının bir delili olabilir mi? Bu sözler, malu­mun ilanı mı?

Mutlu yarınlar Türkiyem…