Medeni kanunumuz, vefat eden bir kimsenin mirasının nasıl pay edilmesi gerektiğini açık hükümlerle ortaya koymuştur. Buna göre eğer vefat eden resmi, yazılı ya da sözlü; geçerli bir vasiyetname ile başka türlü belirtmemiş ve çocukları varsa doğal olarak basit biçimde onun yasal mirasçıları, yaşayan eş ve çocukları (füruu’dur). Eğer vefat edenin bıraktığı geçerli bir vasiyetname söz konusu ise, bu vasiyetnamede de geçerlilik şartlarında sorun yoksa, yani vefat eden şahıs vasiyetnameyi hata, hile, korkutma ya da akıl hastalığı türü olayların etkisinde yapmadı ise yani gerekli olan ehliyet, şekil şartları, hukuka ve ahlaka aykırı olmama şartları tamamsa vasiyetname geçerlidir.  

Ancak şartları tamam olan bir vasiyetnamede de malvarlığının bir kısmı, tamamı ya da belirli mallar vasiyet edildiğinde geride kalan mirasa giren mallar eş ve çocukların miras hak ve paylarının tamamını ortadan kaldıramamaktadır. Bu hale eş ve çocukların “saklı payları” diyoruz.  Bu durumda vasiyet edilen mal ve haklar, tüm malvarlığına oranlandığında, geride kalan eş çocukların saklı pay oranlarına ne ölçüde girildi ise vasiyetnamenin komple iptali söz konusu değil, ölçünün tecavüz edilen aşan kısmının düzeltilmesi yoluna gidilir ki bu tür çekişmelere mahsus davalara da özetle tenkis davaları diyoruz.  

Geride eş ve çocuklar kaldığında hesaplaması kolaydır, çocukların sağ kalan eşten olup olmaması önemli değildir. Her durumda yasal miras payı dörtte bir, çocukların payı ise geriye kalan dörtte üçtür. Vefat edenin çocukları yoksa sadece eş sağsa eşin yasal miras payı bu kez yüzde elliye çıkmaktadır. Ancak yazımıza konu özel durum burada öne çıkmaktadır.

Pek çoğumuzun bildiği Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden itibaren sağ kalan eşin ayrı bir hakkı daha mevcuttur. Bu da evlilik sırasında eşinin edindiği mallardan “evlilik hukuku” münasebeti ile (eşler arasında başka tür rejim sözleşmesi yoksa) ayrıca ve ilaveten %50 pay istemi hakkıdır.  Bahsi geçen pay, vefat söz konusu olmaksızın boşanma sürecinde de istenebildiği gibi, boşanma söz konusu olmaksızın sağ kalan eş diğer yasal veya vasiyetname ile atanmış mirasçılara karşı da on yıllık uzun zaman aşımı süresi içerisinde ileri sürülebilmektedir.

Önemle altının çizilmesi gerekir ki, sağ kalan eşin doğrudan doğruya  %50 miras payı söz konusu değildir.  Sağ kalan eş, diğer mirasçılara karşı dava vs. yolu ile malların evlilik birliği içerisinde diğer eş tarafından alındığını “edinilmiş mal” statüsüne ait olduğunu ortaya koymak durumundadır.  Bu durumda sağ kalan eşin miras payı da dahil olmak üzere tüm paylar toplam terekeye dahil olmakla sağ kalan eşin ileri süreceği pay esasen %50 değil %48,5’larda kalmaktadır. 

Vefat edenin mirasçıları bu durumda savunma yolu ile vefat edenin evlenmeden önce sahip olduğu malları takas/ değiştirme yolu ile yenilediğini, mirasa konu malların edinilmiş mal kavramı dışında kaldığını ileri sürüp ispat edebilecek ve sağ kalan eşin sadece yasal miras paya sahip olduğunu ortaya koyabileceklerdir. Bu tür savunma ve sorunlara da “denkleştirme” ilkeleri diyoruz.  Doğru ya sağ kalan eşin üzerine olan mal mülk paralar da edinilmiş malların içerisinde vefat edene karşı ters istikamette %50 borçludur.

Pratikte ve yargısal uygulamada keza Yargıtay kararlarında tereke denilen mirasçıların açtıkları tespit ve temsilci davalarında sağ kalan eş tarafından açılan edinilmiş mal (yani bir anlamda miras payının yükseltilmesi) davaları bekletici mesele sayılmakta ve bazı durumlarda davalar yıllarca uzamaktadır. 

Bu sebeple de tüm taraflara, keza okurlara her zaman yaptığımız çağrıyı tekrar etmekte yarar görüyoruz. “En kötü uzlaşma/anlaşma, en iyi mahkeme kararından çoğu kez iyidir.” Yine konuyu kapamadan eklemeyi unutmayalım, hukukumuza yeni dahil olan “ihtiyari arabuluculuk” müessesesini de işleterek gerek edinilmiş mal dava ve ihtilafını gerekse sair bağlantılı ihtilafları burada çözmek de size zaman ve maliyet/para açısından inanılmaz yararlar getirecektir. 

Yeter ki beyinler ve mantalite uzlaşma kültürüne yatkın olsun. Çözülmeyecek şey kalmaz. 

Bu duygularla 2022 yılının her ferde ve topluma adalet,  uzlaşma kültürü, muasır medeniyetin nimetleri başta olmak üzere iyilikler güzellikler ihsan etmesi dileklerimle yeni yılınızı da bu satırlardan canı gönülden kutlarım.