Yeşil Mutabakat üzerine yazılıp çiziliyor. Yazdığımız yirmi beş yıl boyunca küresel çevre anlayışlarına çokça değindik. Genelde bahis edilen konseptlerin zaman içerisinde gündemden yavaş yavaş kalktığına şahit olduk.  
Çevresel olgular çekme yay modelinde gelişme gösterir; yükselişler düşüşleri takip ederek hedefine ulaşır. Gelişme doğrusal bir yükselişle gerçekleşmez. 
Bu nedenle Yeşil Mutabakat sürecinin de bazı iniş ve çıkışlarla yönünü bulacağını buradan söyleyebiliriz. Ekohaber’de ilk kaleme aldığımız yazılardan birisi karbon emisyon ticaretiyle ilgiliydi.  O tarihlerde edie.net’te yazılan makalelere bakıp karbon borsasının dünyanın en büyük borsalarından birisi olabileceği sonucunu çıkarabilirdiniz. O tarihlerde orman projeleri, bunların emisyon özümleme kapasiteleri, yüksek miktarda karbon özümleyen ağaç tipleri, karbon kotaları, karbon emisyon fiyatları üzerine sayısını unuttuğumuz yazıları heyecanla okuyucuyla paylaştık. Küresel ısınma, sera gazı emisyonlarının azaltımının kuvvetli bir şekilde yeniden gündeme gelmesine neden olmuştur. Burada tarihçesini yeniden yazıp zamanınızı almak istemiyoruz.  Yeşil Mutabakat anlayışı kapsamında sera gazı emisyonlarının azaltılması hedefleniyor.Yeşil Mutabakat konsepti, üretim proseslerinde karbon emisyonlarının hesaplanmasını, bu süreçte emisyon azaltıcı teknolojilerin uygulanmasını, karbon emsiyon ticaretini ve Avrupa Birliği’ne yapılacak ihracatlarda ilave karbon vergilerini içeriyor.
Sözü edilen adımların hepsinde soru işaretleri olduğunu biliyoruz.
2023 yılında demir çelik, alüminyum ve gübre sektörleri tarife dışı engel olarak adlandırılabilecek bir uygulamaya muhatap olacaktır. İhracat yapılması esnasında ton başına bir vergi uygulanması beklenmektedir. Bu uygulama hayatiyet kazanacak mıdır, göreceğiz? Yeşil Mutabakat önümüzdeki süreçte tartışılacaktır. Dahası küresel kredi balonu sönmesi durumunda gündemden bile düşmesi beklenebilir.