İhracata yönelik teşvik edici tedbirler alınmamış olsa idi bugün 225 milyar dolar ihracat gerçekleşemezdi.
Ne gibi teşvikler vardı, belli ciroları yakalayan ihracatçıya verilen yeşil pasaport hakkı, tasarım ve Ar-Ge teşvikleri tarımda destek teşvikleri, Eximbank kredisi, fuar ve seyahat teşviki gibi birçok olumlu teşvikler neticesinde meyvelerini verdi.
25 yılı aşkın bir süredir üretip ve ihracat yapan biri olarak her üretici teşvikin karşılığını mutlaka verir düşüncesindeyim.
Türk halkına teşvik verin iklim demez, yemez içmez ve Hindistan cevizi bile üretir, kesinlikle şaka olarak söylemiyorum.
Son zamanlardaki dövizin TL karşısındaki hiper iniş ve çıkışları aynı zamanda ihracatçıyı da etkiledi.
Bütün bu gelişmeler neticesinde alınan kararlar ile ihracattan gelen dövizin yüzde 25’lik kısmının TL’ye çevrime zorunluluğu ihracatı olumsuz etkileyecek.
Çok önemli olarak da ihracatçı aynı zamanda çalıştırmış olduğu personelin maaşını da yurtdışından getirdiği kaynak ile ödemektedir.
Unutmayalım ki ihracatçı aynı zamanda döviz borçlusudur.
Ne ihracat yaparsa yapsın şirketler ister tarım ister sanayi ürünleri isterse de hizmet ürünleri.
Karşılığını döviz ile ödemektedir. İhracatçı aynı zamanda döviz ile satış yapmasına güvenerek makina ve diğer yatırımlarını da döviz yapmakta idiler.
Bir anlamda gelen dövizini TL’ye çevirip daha yüksek kurdan döviz alıp borcunu kapatma yönüne gidecektir ihracatçı.
Sürdürülebilir bir durum değildir, umarım bu daha anlamlı bir şekilde düzeltilir.
Eğer istihdamın artmasını, üretimin artmasını ve enflasyonun ritmik bir şekilde geriye gitmesini istiyorsak.
Ülke olarak her alanda üretimimizi artırmalıyız.
Bu anlamda ihracatçı deyip geçmeyelim, ihracatçı aynı zamanda altın yumurtlayan tavuktur…!
Üretimi artırıcı tedbirler almadan ekonomik tedbirler ve reçeteleri sağlıklı göremiyorum.
Saygılarımla