Küresel ısınma konusu son dönemde dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri ve bazı uz­manlara göre birincisi.

Konunun teknik yanlarını irdeleyen notlarımı önceki yazılarımda dile getirmiştim. Ancak dünyada gelişme­ler o kadar hızlı cereyan ediyor ki tekrar bu soruna eğil­mek gerekiyor.

Küresel ısınmanın maliyeti genellikle finansal terim­lerle ifade ediliyor. Ancak iklimin acil durumuyla müca­dele etmemenin insani maliyeti çok büyük. Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ) küresel ısınma nedeniyle son 50 yılda görülen aşırı hava olaylarının 2 milyondan fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu ortaya koyuyor.

Karbon emisyonunun son yıllarda artış göstermesi­nin temel sebepleri neler?

-Kontrolsüz sanayileşme,

-Sürekli artan enerji talebi,

-Hızlı şehirleşme,

-Azalan ormanlık alanlar,

-Yoğun hayvancılık faaliyetleri.

Küresel ekonominin yaklaşık %40’ını, enerji tale­binin %30’unu, karbon emisyonlarının ise %25’ini G7 ülkeleri Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Ja­ponya, İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği’nin diğer ortakları oluştu­ruyor.

19-21 Mayıs 2023 tarihleri ara­sında Japonya’nın Hiroşima kentinde gerçekleşen son G7 Zirvesi, dünya­nın yeni bir enerji sistemine geçmesinin kaçınılmaz olduğunun bir kez daha altını çizdi.

Zirve; küresel ekonomilerin karbondan arındırılması, doğanın ve biyoçeşitliliğin korunması ve döngüselliğin geliştirilmesi için eylemlerin hızlandırılmasına yardımcı olabilecek sonuçlar doğurdu.

Toplantıdan çıkan 3 temel sonuç:

-Fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırıl­ması,

-Yenilenebilir enerji üretiminin arttırılması,

-Plastik kirliliğinin sona erdirilmesi.

Zirvede; Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, temiz enerji alanında meydana gelen hızlı küresel ilerlemenin yanı sıra, net sıfır emisyona geçişin olabildiğince hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleşme­sini sağlamak için harekete geçme ihtiyacını vurguladı.

Uluslararası Enerji Ajansı; hem ajansın mevcut çalış­maları hem de kritik mineraller, temiz enerji, inovasyon ve elektrik ile karayolu taşımacılığı sektörlerinden kay­naklanan emis­yonların azaltılması dahil olmak üzere, çe­şitli alanlarda G7 liderlerine bilim odaklı bir yol ha­ritası hazırlaya­cak.

Dr. Fatih Birol; güneş ve rüzgarla elektrik üretiminin büyük bir kuv­vetle büyüdüğünü; G7 ülkeleri ve zirveye katılan diğer partner ülke liderlerinin, uluslararası iklim hedefleri ko­nusundaki taahhütlerine bağlı olduklarını belirtti.

Enerji düşünce kuruluşu EMBER tarafından açıklanan yıllık Küresel Elektrik İncelemesi’ne bakıldığında, küre­sel elektrik talebinin %93’ünü temsil eden 78 ülkede 2022 yılına ait elektrik verilerini sunan rapora göre, rüzgâr ve güneş enerjisi 2021’de %10 olan elektrik üretimindeki payını 2022’de %12’ye çıkararak rekor kırdı.

Güneş enerjisi bir önceki yıla göre %24 oranında arttı ve Güney Afrika’nın tamamına yetecek kadar elek­trik üreterek üst üste 18. kez en hızlı büyüyen elektrik kaynağı oldu. Rüzgar enerjisi üretimi ise 2022’de %17 artarak yaklaşık tüm İngiltere’ye yetecek kadar oldu.

Dünya Meteoroloji Örgütü, küresel ısınma nedeniyle son 50 yılda görülen aşırı hava olaylarının 2 milyondan fazla kişinin ölümüne ve 4,3 trilyon dolarlık ekonomik kayba neden olduğunu ortaya koyuyor.

Mevcut eylem planlarıyla dünya 2,7 derecelik bir ısınmaya doğru gidiyor. Bu gidiş kötü. Son 10 yılda savunması zayıf bölgelerde sel, kuraklık ve fırtına­lardan kaynaklanan ölümler 15 kat arttı. Bu 10 yılda iklim değişikliğine uyum sağlamak için hızlandırılmış eylem; mevcut durum ile ihtiyaç duyulan arasındaki boşluğu kapatmak olmalı.

Isınmayı sanayi öncesi seviyelere göre 1,5 derecede sınırlandırmak; tüm sektörlerde derin, hızlı ve sürekli sera gazı emisyonu azaltımlarını gerektiriyor. Yani 2030’a kadar yaklaşık yarıya indirilmeli.

Daha dengeli bir iklim diliyorum.