8Eylül 1999’dan önce çalışmaya başlayanları kapsayacak olan emeklilikte yaşa takılanlarla (Kısaca “EYT”) ilgili yasal düzenlemenin Şubat 2023 ayında ayrı bir teklif olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulması ve Resmi Gazete’de yayınlanması ile birlikte başvuruların başlayacağı olası bulunmaktadır.

Söz konusu yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte, EYT nedeniyle emekli olacak işçilerin çalışmaya devam etmesi halinde, doğacak olası sorunlar ve çözümlere aşağıda yer verilmiştir:

1- EYT nedeniyle emeklilik nedeniyle iş sözleşmesi sona eren işçi, aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğinde, yeni bir iş sözleşmesi niteliği

EYT sebebiyle emekli olup, kıdem tazminatı alan çalışanın, tekrar aynı işyerinde çalışması durumunda İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku kapsamında hakları, işçinin emekli olduktan sonraki çalışması, Sosyal Güvenlik Destekleme Primi ödendiğinde, yeni bir iş sözleşmesi olarak değerlendirilir.

Aynı görüşü benimseyen Yargıtay içtihadına göre de; işçinin işyerinde emeklilik sonrası çalışmaları yeni bir iş sözleşmesi niteliğindedir.1

Bu durumda, EYT nedeniyle emekli olan işçinin çalışmaya devam etmesi halinde, işveren ile işçi arasında yeni bir iş sözleşmesi kurulabilir. Zira, emekli olan işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisi emeklilik nedeniyle tasfiye sonucunu doğurur.

2 - EYT nedeniyle emekli olan işçinin çalışmaya devam etmesi halinde, yeni bir iş sözleşmesi niteliği

EYT nedeniyle emekli olan işçinin çalışmaya devam etmesi halinde, işveren ile işçi arasında yeni bir iş sözleşmesi kurulabilir. Bu sözleşmenin belirli süreli, belirsiz süreli, kısmi süreli ya da diğer şekillerde kurulması mümkündür.

Aynı görüşü içeren Yargıtay içtihat metni şöyledir; “Somut uyuşmazlıkta davacı davalı işyerinde 01.12.1990 tarihinde işe başlayıp 10.02.2011 tarihinde emeklilik olduğunu, emeklilikten sonra da çalışmasının kesintisiz olarak halen devam ettiğini ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının emekli olmasından sonra kıdem tazminatının ödendiğini ve emeklilikten sonraki dönemde kısmi süreli olarak çalıştığını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince davacının emeklilik sonrası dönem de kısmi süreli iş sözleşmesi ile günde üç saat çalışma esasına göre çalıştığı kabul edilerek bu döneme ilişkin hafta tatili ücret alacağı talebinde bulunmasının mümkün olmadığı belirtilmiş ise de, yukarıda da ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca hafta tatili, yedi günlük zaman dilimi içindeki yirmidört saatlik dinlenme hakkını ifade etmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanlarına göre davacının pazar günleri temizlik yaptığı ve çöp topladığı kabul edilmiştir. Dosya kapsamından, davacının haftanın yedi günü çalışmasına rağmen hafta tatili ücret alacağının ödenmediği sabit olup, söz konusu alacağın emeklilik sonrası dönem için de kısmi süreli çalışma esasına göre yapılacak hesaplama ile hüküm altına alınması gerekmektedir.”2

1 Yargıtay 9. Hukuk Dairesi,17/02/.2009 Tarih, 2007/36441 Esas ve 2009/2758 Karar sayılı içtihat metni, htpss://karararama.yargıtay.gov.tr (Erişim tarihi: 16.01.2023)