Ticari hayatta zaman zaman finansman sorunlarının yaşandığı ve bir yönü ile de bankalardan alınan kredilerle, bu sorunların giderildiği bilinmektedir. Bankalar söz konusu işlemler için kredi sözleşmesi düzenlemekte, asıl borçlu ile birlikte ya teminat ya da müteselsil kefilin de bu sözleşmede yer almasını istemektedirler.                                                                         

Kullandırılan kredileri için müteselsil kefaletin yasal dayanağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 586’ncı maddesinde öngörülen şu hükmüdür;                                                                                                                                                      "Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir."                                                                                                                                           

  Bu hükme göre, alacaklı bankanın doğrudan müteselsil kefile başvurabilmesi için aşağıda belirtilen koşulların gerçekleşmesi gerekir:

 - Borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya                                                                                                                               

 - Açıkça ödeme güçlüğü içinde olması.                                                                                               

Bu sebeple, TBK'nın 586’ncı maddesi uyarınca asıl alacaklının, asıl borçluyu takip etmeden müteselsil kefil hakkında takip yapabilmesi için, öncelikle yukarıda belirtilen koşulların somut olayda oluşup oluşmadığının belirlenmesi icap eder.                                                           

Diğer yandan, müteselsil kefilin TBK'nın 586’ncı maddesine dayalı savunmaları def'i niteliğinde olup, yasal süresi içinde ödemede geciken asıl borçluya ihtar edilmeden kendisine başvurulamayacağını veya açıkça ödeme güçlüğü içinde olduğunu ileri sürmesi gerekmektedir.[1]

Çalışmalarınızda başarı, ailenizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.


[1] Aynı Yönde Yargıtay içtihatı için bkz., Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 08.02.2024 Tarih, 2023/6410 Esas ve 2024/864 Karar sayılı içtihat metni, https://karararama.yargıtay.gov.tr (Erişim tarihi: 18.04.2024)