Nisan 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan Spor Ku­lüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu, adeta pat diye dünyamıza girdi.

Girdi girmesine de, hukuk ve spor dünyası şaşkın mı şaş­kın. Hele ki spor kulüpleriyle haşır neşir olan hukukçular.

Yasanın bu şekliyle tepkisiz, sessiz sedasız çıkmasına kimse anlam veremiyor.

Yorumlara bakılırsa üç İstanbul büyüğü kulüpler başta olmak üzere tüm futbol kulüpleri de sürecin dışında bıra­kılmış.

Geçtiğimiz hafta yasa hakkında do­yurucu bir paneli izledim. Yetkin ho­calar, hukukçular bir bir konuştu. Tür­kiye Barolar Birliği başkanımız Erinç Sağkan, Prof. Dr. Erkan Küçükgün­gör, Doç.Dr. Cem Veziroğlu gibi önemli ve değerli isimlerin spor ku­lüpleri yasası hak­kındaki değerlendirmele­rini dinleme fırsatı bulduk. TBB tara­fından icra edilen spor hukuku pane­linde Erkan hocamızın tespit ve derlemeleriyle ortaya ko­nulan gerçekler, çarpıcı ve düşündürücü.

SOSYALİZM: Spor yapılması gerekiyorsa onu da devlet yapar.

SOSYAL DEMOKRASİ: Devlet, hem oyuncu hem de hakem olsun.

LİBERALİZM: Devlet, sporla ilgilenmez. Sporu kişiler (gerçek-tüzel) yapar.

NEOLİBERALİZM: Devlet tribünde otursun, sadece olay çıkaran sahaya insin.

REGÜLE EDİLMİŞ LİBERALİZM: Devlet oyuncu olma­sın, sadece hakem olsun.

Türkiye’deki durum nedir?

Yukarıda bahsettiğimiz 7405 sayılı 2022 tarihli Kanun ile, sporda özerk ve bağımsız spor yönetimi sistemden tama­men vazgeçilmiştir.

Devlet, ya da siyaset ve bürokrasi; işin içine hep çekilmiş, çekilmek istenmiştir. Sporun siyaset/siyasetçi etkisinden arındırılması, uzun vadeli başarılar için şarttır.

Sporda idari ve mali anlamda özerk, organik ve işlevsel anlamda “bağımsız” kişi ve kuruluşların sözü geçmelidir.

Sporun teknik yönleri bile bu yeni yasayla, bakanlık tara­fından belirleniyor. Yasadaki tanımlamada “federasyonlar özerk” denmekte. Ancak bu maalesef tamamen “lafta” kal­makta.

“Spor kulüpleri” adını koyduğunuz yeni bir tüzel kişilik yaratmaya çalıştığınız durum, aslında “DERNEĞİ” ifade edi­yor. Örneği ve altyapısı olmayan bir tüzel kişilik yaratıldı. Yapı tekrar derneğe dönüşmeli, ancak sportif derneklere çok daha farklı hükümler getirilebilir.

Kanun; spor kulüplerinin, içişleri ve spor bakanlığı tara­fından, bir de mülki amirlik tarafından denetlendiğini dü­zenliyor. İlaveten, anonim şirket yönetim kurulu üyesi ya da kulüp yönetim kurulu üyesi, yine kanuna göre, bakan­lıkça görevden uzaklaştırılabilir. Basit bir soruşturma açıl­mış olması yeterli. Hani, nerede kaldı bağımsızlık? Profesyonel bir yönetici bu kanun ile hangi dünyada yöne­tici olmak ister?

Yeni yasada, normlar hiyaraşisi kavramı dahi alt üst olmuş, SPK mevzuatı uyarınca düzenlenen bir tebliğ bile kanunun üzerinde tutulmuş.

En acısı da; uluslararası federasyon ve kuruluşlardan, ka­nunla ilgili bir yaptırım gelmesi de beklenen bir durumdur.

Erkan hocanın tespit ve değerlendirmelerine %100 katı­lıyorum.

Daha önce pek çok platform ve yazıda dile getirdiğim gerekçe, eleştiri ve tespitlerimle de örtüşüyor.

Bir sonraki yazıda ilgili kanun metninin diğer “sakat” yön­lerini ele alacağım. Çok daha “sakat” hükümleri. İlaveten, Cem Veziroğlu hocamızın ve diğer değerli görüşlerin ışı­ğında.

Saygılarımla.