Dönem dönem algılarımız, ilgi alanlarımız değişiyor. İnsanız, normaldir. Ancak bunda çağın yönlendiricisi sosyal medyanın da çok büyük bir rolü var.

Her gün, her an video çorbasına sallıyoruz kaşığımızı. Azıcık tadına bakıyoruz. Uzun kalıp tadıma devam ediyorsak yapay zekâ bunu algılıyor ve önümüze hep o ve benzer menüleri servis ediyor.

Bugünlerde benim menümde Gold Digger (Altın Avcısı) var.

Hafif toplu, iri yarı, sakallı ve çok bakımlı London isimli bir Amerikalı fenomenin çektiği videolar çok ilginç.

Sokakta herhangi genç bir bayana yaklaşıp hâl hatır sorup sohbet açıyor. Amacı tanışıp beraber olmak. Yani bizim tabirimizle “kız tavlamak”.

Kızların yüzde doksan dokuzu reddediyor. Çoğunlukla neden olarak, erkek arkadaşlarının olduğunu söylüyorlar, kibarca reddediyorlar. Azımsanmayacak bir kısmı da “Tipim değilsin” diyor. Ama bir kısmı öyle bir reddediyor ki insanlığınızdan utanırsınız. Adeta yanından küfürle kovuyor diyeyim siz anlayın.

İşte tuzak bu ret cevabıyla başlıyor. London kibarca güzel bir gün diliyor ve yürümeye başlıyor. Süper lüks spor bir araba yol kenarında onu bekliyor. Kumandadan “BİP” sesi geliyor ve London arabaya biniyor. Merhaba demeyle bip sesi arası en fazla 15-20 saniye. O sesle dikkati çekilip, arabayı gören kadına bir şey oluyor. Koşar adım geliyor ve camı tıklatıyor. Sanki on saniye önce en ağır küfrü eden o değilmiş gibi, “Güzel araba, senin mi?” sorusuyla söze giriyor. Artık arabaya binmek için yapmadığı hareket, etmediği söz kalmıyor. Bazıları ise yalvarıyor.

Kaldırımda karşılaşılan, neredeyse insan yerine bile konulmayan, galiz küfürle baştan savılan erkeğin bir anda karizmatik, vazgeçilmez, sevimli, seksi birine dönüşmesi sadece güzel bir arabanın içine binmesiyle olur mu? Oluyor işte!

-Hani erkek arkadaşın vardı?

-Hani işin vardı?

-Hani tipin değildim?

-Hani küfür etmiştin?

-Hani kıyafetime laf etmiştin?

Gibi soruların hepsinin cevabı neredeyse aynı:

“I am sorrryyyyyyyyy...!” (Üzgünüm)

Hülyalı hülyalı bakmalar, yan dönüp kalça göstermeler, yave yave konuşmalar…

Roller, toplam bir dakika içinde bu kadar değişir mi? Az önce tavlamaya çalışan, tavlanmaya çalışılana nasıl dönüşür? Tiksintiyle bakan, on saniye sonra nasıl olur da ağzının suyu akarak bakar?

Gelelim işin en zevkli yanına. Ve benim bütün videoyu izleme sebebime, yani finale.

London birden gaza basıp gidiyor ve gold digger orada çarşamba pazarı gibi bir suratla kala kalıyor.

Bir fenomen daha var. O da aynı tarz videolar çekiyor. Bu daha ilginç. Orta yaşlı, siyahi, üzerinde McDonald’s tişörtü ve şapkası olan bir adam yine yolda kız tavlamaya çalışıyor. Bir sürü şirinlik yapıyor ama nafile.

Çoğunluk, “Sen Mc’de çalışıyorsun, bir sana bak bir bana” diyerek aşağılıyor, dalga geçerek reddediyor. Yine en eğlenceli kısım şimdi başlıyor.

Adamımız Ferrari’sine doğru yürüyor, kapıyı açıyor ve o an kız uçarak yanına geliyor.

“Bu araba senin mi?”

“Evet.”

“Ee hani sen Mc’de çalışıyordun?”

“Ben fast food işi yapıyorum dedim, orada çalışıyorum demedim. Ben birçok şubesi olan bir iş insanıyım. Bu tişörtü de işe olan bağlılığımdan giyerim.”

“Ahh söylesene şekerim, bebeğim, balım. Baştan söylesene tatlım benim…”

Filmler bir köylünün beyaz atlı prense, bir sefilin krala, bir fakirin zengine, bir çirkinin güzele ve güçsüzün güçlüye dönüşmesi konusunu çokça işler. Bu tezat sürprizlidir, ilgi çeker ve her zaman alıcı bulur. Ama insan hep aynı insandır. Gülüşü aynıdır, tavrı aynıdır, yürüyüşü aynıdır. Ama değişim sonrası kadın için anlamı farklı olmuştur artık. O anlamla konuşur, o anlamla yemek yer, o anlamla sevişir.

-Peki bu anlamsız mı?

-Hayır efendim bilakis çok anlamlı!

Hepinize “anlamlı” günler dilerim sevgili okurlarım.