Anonim şirketler, bildiğimiz anonim şirketlerdi. Nisan 2022’de çıkarılan kısaca Spor Kulüpleri Kanunu’na kadar. Hoş, Anonim Şirketler (AŞ) türleri içinde de bazı kriter ve özel düzenleme ve yasa hükümleri vardı. Mesela adına holding denen alt türün de, bir sermaye şirketi olarak AŞ olması şarttı. Keza finans şirketleri gibi asgari sermaye yeterlilik şartları ve gibi özellikler, bazı AŞ’lerin standartlarını belirtiyordu.

Ancak “Spor Anonim Şirketi” kulaklarımıza oldukça mı oldukça yabancı, bize has özel bir şirket türü olarak meydana geldi. Zira mevzuatlarda “bilmem ne AŞ” diye başka bir tür yok. Bildiğiniz yeni bir icat. 2022’de doğan spor kulüpleri yasası ile tanımlanan bu yeni tür AŞ için çok şeyler yazıldı, daha yazılacak ve söylenecek.

Geçtiğimiz günlerde Seçkin Yayınları’ndan edindiğim Dr. Mehmet Aslan’ın bu alanda yazmış olduğu belki de mevcuttaki ilk önemli eser olan “Spor Anonim Şirketleri” adlı kitabı gözden geçirip ayrıntılara girme, ve detayların altını çizme şansım oldu.

Özellikle profesyonel spor dallarında, hele kadim geçmişi ve taraftarı olan kulüplerin profesyonel biçimde yönetilmeleri, bu yöne yasayla yönlendirilmesine kimsenin bir diyeceği yok.

Öteden beri makul ve mantıklı, işi bilen herkesin dillendirdiği beklentilerdi bir yasal düzenleme olması. Ancak mevcut yeni Kanunumuz bu konuda epey arıza ve eksiklerle dünyanıza girdi.

Bir spor anonim şirketi sıfırdan bir spor kulübü tescil ettirip işletecekse mesele yok. Şirket tek ortak da olabilir, çoklu hissedar da. Asgari 1 milyon TL gibi makul bir sermaye ile kurulur ve yürür gider.

Ancak mevcut spor kulüpleri, futbol gibi şubelerinin bir AŞ tarafından idare edilmesi yoluna gidecekse, yeni kanun bırakın teşviki, engellerle dolu.

Bu engellerin başta geleni, tüm kulüp üyelerinin dörtte üçünün genel kurulda hazır bulunması şartını araması. Düşünün ki Bursaspor gibi kulüpler hemen tüm üyelerini genel kurulda hazır etmezlerse kanuna göre şirketleşemeyecekler.

Bir diğer engel, AŞ’ye sermaye ve emek getirecek, yani taşın altına elini koyacak hissedarlar söz sahibi olamayacak, futbol şubesini devreden kulübün hakimiyeti devam edecek. Bu şart da bir nevi “siz şirketleşmeyin” demek.

Hele bir engel daha var ki ucuna hapis cezası eklenen yedi ayrı suç tipi yaratılmış. Oysa tarif edilen suçlar zaten ceza mevzuatında benzerleri mevcut olan, “korkutucu/ürkütücü” ifadelerden öteye geçmeyen, özellikle yabancı yatırımcıya “git kardeşim, gelme!” dedirten türden hükümler. Son olarak da bilanço ve bütçe borçlanma hükümleri, hiç enflasyon yokmuş gibi üretilmiş olmalı, ki gerçek mali dünyamızla bağdaşmayan.

Bu konuda kendimce geniş bir yazı-rapor kaleme aldım. İlgililere etkili biçimde iletmek ve çözüm odaklı biçimde, şirketleşmekten başka çaresi bulunmayan ve git gide bataklıklara saplanan Bursaspor gibi güzide spor kulüpleri, bu dünyamızın önündeki engelleri aşabilmek ümidiyle. Elimden bu kadarı geliyor şimdilik. Umarım çözüm odaklılık ve rasyonellik galip gelir ve yasadaki bu engeller kaldırılır.

Tüm okurlarımızın bayramını kutluyorum.