Geçtiğimiz hafta içi gerek Adalet Bakanı gerekse Cumhurbaşkanı, bizzat beyanatlarında hâkim ve savcı yardımcılığı kadrolarının oluşturulacağının altını çizdiler.

Gerek bu satırlardan gerekse her vasıta ve yolla çokça uzun süredir hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesinin adli dünyamıza sunacağı yararlar üzerine epeyce yazıp çizdim.

Toplumun sosyal dokusu, uyuşmazlık türleri, dava tipleri, suç tipleri yani adli dünyaya dahil her türlü yapı değişip gelişiyor. Dolayısıyla bireyin, toplumun adli ihtiyaçlarına, gelişime ve değişime cevap verebilmesi, uyum sağlayabilmesi için adliyenin de zamanında ve güçlü, yeterli aksiyonları alması gerekiyor.

Kamu gücü, adli güç yeterince ve etkin, adil şekilde yürütemediğinde toplumun tüm damarları şişiyor. Sosyal medya, medya, tüm iletişim kanalları hemen her gün bir yerlerde bir şekilde gerçekleşen adaletsizlikleri haber olarak önümüze koyuyor.

Adalet sistemindeki arızaların da üretim, ticaret, bireysel ve toplumsal düzen, ahlak dahil tüm dokularımızı, parametreleri olumsuz etkilediği artık malum ve gitgide yüksek seslerle dile getirilen hayati hususlar.

Ülkemizde dava ve uyuşmazlık sayısı inanılmaz sayılarda. Adli sistem, mahkemeler, icra müdürlükleri, savcılıklar, istinaf ve yüksek mahkemelerle diğer organlar bu iş yükü altında ezilmekte. Sıradan davaların bile yılları aldığı, on yıl, on beş yıl süren yargılamaların kanıksandığı bir düzen adil olmayan bir düzendir.

Hâkim ve savcı yardımcılığı kurumunun Ocak 2023’e yetiştirileceği belirtiliyor. Neler getirmesi bekleniyor?

Şu dakika itibarıyla masası başında binlerce dava ve uyuşmazlık dosyalarına hantal usul mevzuatı çerçevesinde bakan (bakamayan) hâkim savcılarımız da gerçekten büyük baskı altındalar. Başta insan fıtratına aykırı bu durum. Dosyaların sadece duruşmaları değil keşifleri, ara kararları, tedbirleri, tensipleri vs. vs. Bugün iş yoğun mahkemelerde bir hâkimden Superman olması bekleniyor. Sonuçta da her gün sızlandığımız uzayan davalar, yeterince incelenemeyen dosyalar, adil olmayan sonuçlar.

Taslağa göre yardımcı hakimler kendilerine tevdi edilen dosya veya evrakı inceleyerek hâkime sunmak, duruşma ve keşif işlemlerinde hakime yardımcı olmak, yazı işleri müdürlüğünce hazırlanan evrakı hakime sunulmadan önce kontrol etmek, tensip ve gerekçeli karar taslaklarını hazırlamak, ara kararların icrasına dair iş ve işlemleri yapmak, hakimin istediği konular hakkında hukuki araştırma yapmak, mevzuatta belirtilen diğer görevler ile hakim tarafından verilen benzeri görevleri yerine getirmek” görevlerini yerine getirecekler.

Bence buna bir ilave yapılarak, ilgili mahkeme hakiminin izin, adli tatil, mazeret tayin gibi durumlarda görev almadığı zamanlarda yardımcılardan birinin mesela daha kıdemlisinin bu işleri görebilmesi sağlanmalı. Böylelikle dava sistemimizin kanser hücresi olan hâkim değişikliklerinde dosyanın okunmamış olması izin mazeretlerden dolayı davaların yıllarca uzaması meselesine çözüm getirilmiş olur.

Adli sorunlarımız başta olmak üzere temel sorunlarımızın üstesinden gelmek te şüphesiz üst vizyon ve kararlılık gerektirir. Bu vizyon ve kararlılığı ortaya koyma sorumluluğu da her bireyden başlayarak Barolar, sivil toplum güçleri ile başlayan yürütme organı hükûmet ve meclise uzayan yelpazede hepimizindir. Ancak sonuçlara ve güncel duruma bakarak rahatlıkla söylenebilir ki meclis ve hükûmetin sorumluluk ve gücü/yetkisi şimdiye kadar hayal kırıklığı yaratacak şekilde yeterince ve etkin kullanılmadığı gibi aksine uygulamalar bizi/toplumumuzu adli dünyanın alt liglerine sürüklemiştir.

Hâkim-savcı yardımcılığı müessesesinin yerleşmesi şüphesiz pek çok açıdan adli dünyamıza yararlar getirecektir. Ancak elbette ki adil bir sistem adına sadece bir yöntem iyileştirmesi nazarıyla bakılmalıdır. Misalen demokrasi kitabında yer alan güçler ayrılığının önemli bir prensibi her dönem hâkim siyasetin bu alana gerekli mesafede olması şart oğlu şarttır.

Asıl vizyon; hâkim ve savcıların adil, tarafsız ve bağımsız, hukuka, vicdana uygun karar verebilecekleri iklimin yaratılması ve korunması olmalıdır.

Saygılarımla.