Toplumlar geriye gider mi? Evet, kazı çalışmaları sonucu elde edilen buluntular bilim insanları tarafından değerlendirildiğinde toplumların geriye gidebildiği kanıtlanmıştır.
Toplumlar gibi şirketlerin de geri giderek tarih sahnesinden ayrıldığını biliyoruz.
Toplum ve kurumların geriye gidişinin temelinde gelişmeye, hayatın gerçeklerine uyum sağlanamaması vardır.
Bir örnek; 1800’ lerin ortalarında tekstil sektöründe yaşanan gelişmelerle farklı kumaşlar, büyük miktarlarda üretilmeye başlanmıştır. Bu da insanların kendilerini ifade edecek tarzda giyinmelerinin yolunu açmıştı. Kumaş vardı fakat bunu işlemek gerekliydi. O noktada dikiş makineleri icat edildi. Bir kaç girişimci bu makinelerin haklarını tescil ettirmek için hukuki mücadeleye girdiler. Mücadeleden Singer firmasının galip geldiğini biliyoruz. Singer sadece yaptığı hukuki mücadele değil, teknik ve organizasyon yapısıyla tarihte görülmemiş başarıya imza atmıştır. Sadece ABD’ de 1876 yılında 262 bin 316 dikiş makinesi satmıştır. Singer dünyanın en büyük firması olurken başta New York olmak üzere dünyanın en önemli merkezlerinde anıtsal binalar inşa etmiştir. NewYork’ ta Dakota Building ve Singer Kulesi bunlardan en önemlilerindendir. Singer Kulesi 20. yüzyılın başında dünyanın en yüksek binası olarak kayıtlara geçmiştir.
Tekstil sektöründe yaşanan gelişmelerle konfeksiyon kavramının oluşması Singer’e olan ihtiyacı ortadan kaldırdı. Artık sadece dikiş makineleri endüstriyel kullanım için az miktarda üretilmek durumundaydı, konfeksiyonla verim artışı sağlanacaktı.
Singer bu süreçte küçüldü, küçüldü; 1960’ a gelindiğinde Singer kulesi yıkıldı. 11 Eylül’e kadar dünyanın yıkılan en yüksek binasıydı Singer kulesi. Yerine o tarihte ABD’nin en büyük şirketlerinden US Steel kendisine 1 Liberty Plaza adında daha yüksek bir şirket merkezi yaptı.
1980’lerin ortasına baktığımızda dünyanın en büyük şirketlerin listesinde bulunan kurumların neredeyse tamamının tarih olduğuna şahit olmaktayız. Dönüşüm artık daha hızlı ve bu hız, gün geçtikçe daha da artmaktadır.
Geçtiğimiz hafta ABD’ de bir futbol maçında insansı robotlar kendisini gösterdi. Yapay zekayla donatılmış bu robotları sadece kulak bölümünde bırakılan boşluklardan anlayabilmek mümkündü.
Dünya yapay zeka ve ona bağlı gelişmelerle önümüzdeki on yıl tahmin edemeyeceğimiz bir noktaya gelecek. Bugün gıptayla baktığımız birçok şirket unutulup gidecek.
Böylesi bir durumda toplum olarak bilimden bu ölçüde kopmuş olmamız endişe vericidir. Hala ekonominin temel kurallarını uygulamaktan aciz halimize bakıp “nasıl bu hale geldik?” diye sorası geliyor insanın.