Başta İstanbul Havalimanı olmak üzere Antalya ve Sabiha Gökçen Havalimanı Covid-19 pandemisine rağmen önemli başarılara imza atıyor. Fakat bu demek değildir ki, başkaları boş duruyor. Rakip veya olmaya aday, küçük- büyük hangi konumda olursa olsun havalimanlarının ne halde olduğunu bilmekte yarar var.
Önemli başarıları olan bir havalimanının geldiği durumu anlatıp, ders almalıyız.
Frankfurt yakınlarında Hunsrück’teki Hahn Havalimanı Amerikalıların askeri amaçla kurduğu bir tesisti. Askeri havalimanının uluslararası ticari bir havaalanına dönüşmesi uzun sürmedi. 1993’te başlayan sivil operasyonlardan sonra Frankfurt-Hahn Havaalanı önemli bir havacılık lokasyonu haline geldi. Bu tesisin iş modeli hem yolcu, hem de kargo gibi iki güçlü ayak üzerine kurulu olup, Almanya’nın 10’uncu büyük havaalanı olma özelliğini taşıyordu.
Rheinland-Pfalz eyaletindeki bu meydan 2019 yılında yaklaşık 1,5 milyon yolcuya ev sahipliği yaptı. Kargo taşımacılığında ise 170 bin tondan fazla yük elleçlendi.
Havalimanını işleten Hessen eyaleti, 1990’dan bu yana, dönüşüm programı kapsamında sivil uçuşlara açılan değişik askeri havalimanlarının açılmasıyla doğan bu fırsatı çok iyi kullanmıştı.
Ayağa gelen bu fırsatların en önemli noktası,1999’da İrlanda’da (Irish) Rynair’in kurulması oldu. 22 Nisan 1999’da Ryanair’e ait bir yolcu uçağı ilk kez o zamana kadar neredeyse hiç kimsenin bilmediği, Frankfurt’a 120 km. uzaklıktaki bu havalimanına indi.
Aslında, bu inişle birlikte Almanya için yeni bir dönemi başlatmıştı. Lov Cost Carrier (LCC) yani Düşük Maliyetli Uçuş.
Kısaca, her alanda verimlilik ve maliyetlerin en aza indirilmesi olarak tanımlanabilecek bu taşımacılıkta verimli operasyonel süreçler ve hızlı check-in, kısa mesafeler, hızlı geri dönüş süreleri ve yüksek oranda zamanında kalkış başarısı da öne çıkmaktaydı.
Ryanair’in dışında başka havayolları da buraya gelip, 30’u aşkın tatil yöresine seferler düzenlemeyi başarmıştı.
Bu tarihten sonra Hahn Havalimanı Almanya’daki ilk ve en tutarlı şekilde yönetilen düşük maliyetli havalimanı olarak adından başarıyla söz ettiriyordu.
Frankfurt-Hahn Havalimanı Almanya’da 24 saat sınırsız işletme iznine sahip birkaç uluslararası havalimanından biriydi. Bu imkan, özellikle kargo için büyüme fırsatları sunmuş, Hahn’ı yıllarca dünya çapındaki en önemli kargo üslerinden biri haline getirmişti. Almanya’daki kargo hacminin yüzde 90’ından fazlası Hahn ile birlikte sadece beş havalimanı üzerinden taşınıyordu. Hahn, Marsilya’dan İsviçre’ye, Batı Almanya ve Benelüks üzerinden Londra’ya kadar uzanan ve “Mavi Muz” olarak adlandırılan Avrupa’nın en önemli ekonomik bölgelerinden birinin tam da ortasında yer almaktaydı. Bu konumu nedeniyle 2006’dan bu yana yedi kez “Hava Kargo Mükemmellik Ödülü” almayı da başarmıştı.
Bölgede 5,5 milyon insan 100 kilometrelik bir yarıçap içinde yaşıyor ve havalimanına 90 dakikada rahatça ulaşabiliyordu.
2 bin kişiyi istihdam eden havalimanının başarısı başkalarının da dikkatini çekti ve Çinli dünyaca ünlü HNA Group 2017 yılında şirket hisselerin yüzde 82,5’unu 15 milyon Euro’ya alarak söz sahibi oldu. Yüzde 17.5 hisse de mal sahibi Hessen Eyalet Yönetimi’ne kaldı.
Her şey çok iyi giderken HNA Group’ta başlayan çöküş buraya da yansıdı ve alarm zilleri çalmaya başladı. Durumun nereye evrileceğini beklerken kötü haber Alman havacılık dünyasını çok iyi bilen Selim Ataş arkadaşımdan geldi. Hahn Havalimanı’nın resmen iflas ettiğini bir mesajla bana bildirdi. İflas kararı, Bad Kreuznach Bölge Mahkemesi tarafından açıklandı.
Son zamanlarda, mali açıdan sıkıntılı bir sürece giren büyük hissedar HNA grup üst yönetiminin tutuklanmasından sonra Hahn Havalimanı yöneticileri Ekim ayının başında bir açıklama yaparak bu durum operasyonları etkilemez, bizler doğru yoldayız demişlerdi. Fakat öyle olmadı. Bu açıklamadan tam iki hafta sonra iflas kararı açıklandı. Demek ki, evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Havacılık sektöründe hep havayollarının iflas haberlerini yazıp çizerken, ilk kez çok iyi bir durumda olan ve gelecek vadeden bir havalimanının iflasına şaşırmadım dersem yalan olur.
İyi uçuşlar Türkiyem.