Geçen yazımda genel olarak ele aldığım çevre konu­sunda bu defa daha özel bir alt bileşen olarak plastik atıklara değinmek istiyorum.

Öncelikle dünya genelinde bu tip atıklara bir bakalım. Bunları sıralarsak:

1- Plastik kutular, ilaç kutuları

2- Pet bardaklar

3- Temizlik malzemesi ambalajları

4- Plastik oyuncaklar

5- Pet şişeler

6- Şişe kapakları

7- Su damacanaları

8- Halatlar

9- Kıyafetler

10- Halı elyafları

11- Kapı, pencere vb.

Bir plastik poşet doğaya atıldıktan sonra; neredeyse 1000 yıl sonra tamamen yok oluyor. Aynı şekilde, plastik tabakların doğada kay­bolması 500 yıl, pet şi­şelerin ise 400 yıl sürüyor. Ayrıca, doğa­daki plastik atıklar petrol kaynaklı oldukları için karbondioksit salınımını etkileyerek küresel ısın­mayı da hızlandırıyor.

Bugün dünyada plas­tik atık sorununun iyi bi­çimde yönetildiği söylenemez. Öyle ki yüz­lerce, binlerce farklı türde plastiğin çok azı verimli bir biçimde dönüştürüle­biliyor. Atıkların önemli bir kısmı toplanamıyor. Toplanan atıkların büyük bir kısmı ise ya yakılıyor ya da açık havadaki çöp­lüklerde biriktiriliyor.

Plastiklerin yakılması çevreye ve sağlığa zararlı gazlar ile mikroplastiklerin (yani çapı 5 milimetreden küçük plastik parçaların) atmosfere karışmasına neden oluyor. Açık ha­vada bekletilen atıklardan sızan kimyasal maddelerse içme sularını kirletiyor. Giderek büyüyen bu sorun karşı­sında hepimizin daha duyarlı olması gerekiyor.

Plastikler, polimer türünden organik bileşiklerdir. Tüm polimerler gibi tekrar eden birimlerden oluşurlar ve ana is­keletlerini karbon atomları meydana getirirler. Plastikler çoğunlukla petrol türevi malzemelerden üretilir. Maliyet­leri düşüktür, hafif ve dayanıklıdırlar. Kolaylıkla işlenebilir ve kalıba dökülebilirler. Günümüzde; inşaattan tekstile, elektronikten ulaşıma kadar hemen hemen her alanda plastikler kullanılıyor. 2015 yılında üretilen 381 milyon ton plastiğin kütlesi, yaşayan insanların üçte ikisi kadardı.

Plastiklerin; insanların ve diğer canlıların sağlığını tehdit etmesi için atık haline gelmesi gerekmiyor. Plastikleri yumuşatmak ve daha kolay şekillendirilebilir hale getirmek için kullanılan çeşitli katkı maddelerinin insan sağlığına zararlı olduğu biliniyor. Plastiklerdeki bu katkı maddelerinin plastiklerden hava ve suya karışması, insanların ve diğer canlıların sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.

Atık plastikler canlıların (örneğin denizlerde) vücutlarına dolanıp, hareketlerini engelleyebiliyor. Plastikleri yutan canlıların midelerinin kapasitesi azalır ve sahte bir doygunluk hissine kapılırlar. Bu atıklar, polimer yapısında oldukları için sindirilemez fakat plastikten sızan çeşitli zehirli moleküller kana karışıp özümsenebilirler. Canlıların sindirim organlarına zarar verebilir, hatta delebilirler. Bu durum bazen ölümle sonuçlanabilir. Ancak bugün insanların ne ölçüde plastiklere maruz kaldığı ve bunların insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında maalesef elde çok fazla bilgi yok. Atık plastikler kanalizasyonu tıkar, sellere yol açar, yabani hayvanlar besin sandıkları plastikleri yutabilirler.

Plastik kirliliği ile ilgili asıl büyük sorun, karalardan çok denizlerdedir. Herhangi bir karasal bölge; dereler, çaylar ve nehirler vasıtasıyla denizlere bağlantılıdır. Bu yüzden karalardaki plastik kirliliğinin önemli bir kısmı bir süre sonra denizlere ve okyanuslara karışır. Bilimsel çalışmalar, her yıl yaklaşık 8 milyon ton plastiğin okyanuslara karıştığını gösteriyor.

6.300 kilometrelik uzunluğu ile Asya’nın en uzun nehri unvanına sahip olan Çin’deki Yangtze Nehri her yıl 330.000 tonluk atık plastiği Pasifik Okyanusu’na taşıyor. Hint Okyanusu’na dökülen Ganj Nehri ise her yıl karalardan topladığı 115.000 ton atık plastiği Bengal Körfezi’ne taşıyor. Okyanuslardaki çöplüklerin en bilineni ve üzerine en çok çalışmalar yapılanı Kuzey Pasifik Çöplük Bölgesi’dir. Kuzey Amerika’nın Pasifik sahillerinin 1600 kilometre ötesinden başlayıp, batı yönünde yüzlerce kilometre uzanan bu Okyanus çöplüğü İspanya’nın yüzölçümünün 3 katı kadar bir alanı kaplıyor.

Bu bilgiler ışığında yapmamız gereken, daha az plastik kullanacak bir yaşam düzenini oluşturmaya çalışmaktır.