Arz ve talep ticaretin ana dengesidir, biri olmadan diğeri olmaz.

Eğer talep var ise arz edilir, talep yok ise arz bekler.

Ticaret lisesindeki ekonomi hocamız, Allah uzun ömür versin, Özer Benol hocamız arz ve talebi şöyle anlatırdı:

“Mahalle pazarına gelen domates az ise arz talebi karşılamadığı için fiyatı yüksek olur.

Yok eğer pazara gelen domates çok ise doğal olarak fiyatlar düşük olur.”

Sonuç olarak arz talebi sürekli karşılayamıyor ise enf-lasyona neden olur.

Evet, ülkemizde şu an sürekli artan fiyatların gerek­çesi üretim yetersizliğidir.

Her anlamda ürettiğimizden fazlasını tükettiğimiz için enflasyon belası ile yaşıyoruz.

Bir diğer nedeni ise sürekli dış ticaret açığı veren bir ülke olarak sürekli aldığımızın sattığımızdan fazla olma­sıdır.

Diğer bir deyişle ulu­sal anlamda da arz, ta­lebi karşılamadığı için.

Yanlış yönde yürüye­rek doğru adresi bul­maya çalışıyoruz.

Öz Türkçesi üretme­den tüketiyoruz, çalış­madan refah bekliyoruz.

Ülke olarak her alanda talebi karşılayacak arza yönel­meliyiz.

Eğer enflasyon belası ve yüksek faiz gibi olumsuz et­kilerden kurtulmak istiyorsak, ülke olarak net ihracatçı olmamız gerekmektedir.

Aldığımız sattığımızdan az olmalıdır.

Bir işyeri düşünün, gideri gelirinden sürekli fazla. Her yıl açık vererek zarar ediyor ve her yıl açığını banka kre­disi ile karşılıyor.

Sonunda duvara toslayacağı kesindir.

Bu köşeden her fırsatta yazdım, yine yazacağım.

Bilimde, sanatta, eğitimde, sporda, tarımda, ula­şımda, sanayide üretim olmadan enflasyon engellene­mez.

Sürekli artan nüfusumuzda, sürekli üreten ve üretim teknolojilerini geliştiren bir toplum oluşabilmesi için bilim ve eğitim kaçınılmazdır.

Bilimden liyakatten uzaklaşan toplumlar üretimden de uzaklaşırlar.

Bizi yönetenlere ve yöneteceklere arz ve talep ediyo­rum.

Saygılarımla