Bir fen memuru dahi olmayan belde belediyelerinin sanayi bölgeleri açtığı, yapılan fabrikaların alt yapı noksanlığı nedeniyle çevreye büyük zararlar verdiği, delik deşik yolları nedeniyle nakliye kamyonlarının mal getirip götürmek istemediği, şiddetli yağmurlarda her yeri sel bastığı, sokaklardaki gelişigüzel direklerden dağıtıldığı için her yağmur çiselediğinde kesilen elektrik hatlarından sağlanan enerji ile sürekliliği olan üretim yapılmaya çalışılan sanayi bölgeleri günlerinden bu günlere geldik.  
Türkiye siyasi kadrolarının aklına, ülkenin en iyi OSB’lerinden sayılan Pilot OSB’nin devlet kredileri ile 1961 yılında kurulmasından tam 39 yıl sonra bir OSB Kanunu yapmak geldi. Ve 4562 sayılı OSB kanunu 12/4/2000 tarihinde yasalaşabildi. Ancak bu 39 sene zarfında belde belediyeleri dahil pek çok il ve ilçe belediyesi sanayi bölgeleri açmaya devam etti. Bu arada pek çok da kaçak sanayi tesisi inşa edildi. Fabrika ruhsatı için belediye fen büroları ile mücadele ise tirajı komikti. Sanki konut başvurusunda bulunuyordunuz. Mesela diyordu ki belediye fen memuru:
“Bu yükseklikte yapamazsın.” 
“Ama içindeki Üretimin teknolojisi bunu gerektiriyor.” 
“Başka teknoloji kullan” diyeni duydum.
Özellikle beldelerde çok daha bilinçsiz olarak, belediyeler sanayi bölgeleri ilan ederek, bir lira eden tarlalarını 10 liradan satmaya başlayınca, tarla sahiplerinin yaptığı siyasi baskılarla işin sürati de arttı ve yayılma da durdurulamadı. Sadece Bursa’ya bakın. Pilot Sanayi’nin yarısı boş iken önce TOFAŞ, sonra ASF, sonra Demirtaş Sanayi bölgesi, sonra sayın Saker’in iyi niyetli çabası ile şehrin yasası şeklinde, bununla son olsun diyerek NOSAB, sonra Kestel, sonra Hasanağa, sonra Kayapa, sonra Akçalar, Barakfaki, Görükle derken çığ gibi dağıldılar.
Öylesine alabildiğine kontrolsüz, denetimsiz bir sanayi yapılaşması süreci yaşandı ki durdurmak mümkün olmadı. Sonra sanayicinin aklı başına geldi. Uluslararası piyasa ile tanıştıkça, yurt dışına mal satmanın tadını alınca istenen ISO ve benzeri kalite belgeleri vb.lerinin ihtiyacı ile çevre bilinci oluşmaya başladı. Sanayici, dünyayı gördükçe meseleyi öğrendi ama siyasetçi ve bürokrat öğrenemedi. Bizi OSB yapın, bölgemiz böyle kontrolsüz büyümemeli, alt yapımız yapılmalı, aşırı kirletici ve tehlikeli sanayi tesisleri bölge dışında kalmalı, denetim ve sınırlar olmalı gibi taleplerle Ankara ve Bakanlık kapılarını zorladılar. Ancak Bakanlık bin bir naz ve niyazda idi. Gerçeği ve ileriyi göremiyorlardı. Çalışan fabrikaya “Pilot sanayi boş oraya git” diyen bürokratlar vardı. Yıllar sonra uyandılar. Şimdi, OSB olun diye onlar sanayicinin ayağına geliyorlar. Çünkü OSB’lerin yarattığı kaliteyi ve verimliliği gördüler. 
4562 sayılı yasa ile sanayici kendi kendisini yönetme, bölgesinde kullandığı enerji kaynaklarından, kendi ruhsatından sağladığı gelirlerle bölgesinin alt ve üst yapısını inşa etmeye, arıtma tesisini yapmaya başladı. Bugün OSB’ler böylesine çağdaş ve çevre bilinci taşıyan görüntüye kavuşmuş ise bunu yasanın sağladığı getirilere borçludur. Diğer taraftan devlete yük olmaktan tamamen kurtulmuş, ciddi katkı sağlar duruma gelmiştir.
Şimdi getirilmeye çalışılan değişiklikler ile 20 sene önceye dönme tehlikesi yaşanmaktadır. Müteşebbis, teşekkül olacak. Teşekkülün başkanı vali olacak. Bu sistem bildiğim kadarıyla yeni kurulacak OSB’lerde zaten var. Çünkü bir müteşebbis heyet var. Ayrıca kuruluşunu tamamlamış ama arazisini ve alt yapısını devlet kredisi ile yapmış OSB’ler de var. Ve kredinin tamamı geri ödeninceye kadar da olmalı. Ancak oluşumunu tamamlamış, devlete borcu 0 lira olan bir OSB neden kamu yönetiminde olsun? Devlet istediği her zaman OSB yönetimini her yönüyle zaten denetleme gücüne sahip, bunu yapabilir. Ayrıca gelirlerinin %1’inin Bakanlığa ödenme sininde nedenini anlamış değilim. Bakanlığın böyle bir kaynağa neden ihtiyacı olsun? Valilik için kaynak desem o da olamaz, bildiğim sanayiciler yönetim görevleri için bir şey almıyor. Bu sanayi tesisleri zaten vergilerini ödüyor ve her tip denetime açıklar. Yönetim kurulları 2 senede bir seçimle geliyor. Her bölgenin sanayicisi kendi yönetimini kendisi seçiyor. Nereden bakarsak bakalım OSB yasasında yapılmak istenen değişiklikte bir fayda görünmüyor, ancak tersi olabilir.