Çok samimi bir arkadaşımın plastik fabrikasına yaptığım ziyaretimde hurda plastiği kırma makinasının nerdeyse kulakları sağır eden sesini duyunca rahatsızlığımı dile getirmiştim.
Arkadaşım, “haklısın ama seni rahatsız ettiği kadar beni etmiyor, zira asıl o ses çıkmadığı zaman ben rahatsız oluyorum” demişti.
Çok uzun süre geçmeden iade-i ziyarette bulunan arkadaşım adeta misilleme yaparcasına bizim fabrikadan çıkan seslere ilave bir de presin vurma gücü ile 2 şiddetinde bir deprem bile oluştuğunu iletti.
Hani bir atasözü vardır kuzguna yavrusu şahin görünür, benimkisi de öyle işte.
Sonra aklıma geldi, ilk kez ziyaret ettiğim bir dokuma fabrikasındaki sesleri duyunca sanki kulaklarım sağır olacaktı ama o sesler olmadan da üretim olmuyor.
Üretim ile uğraşan ve hayat tarzı haline getiren insanlar uzun yıllar sonra üretimden çıkan seslere o kadar çok alışıyorlar ki bırakın rahatsız olmayı büyük bir orkestradan çıkan müzik sesi gibi geliyor onlara.
Bir taraftan motorların, bir taraftan tak tuklar arasından gelen matkap, diğer taraftan ise preslerin vuruş sesleri.
Bir süre sonra adımları takip eden pres seslerine o kadar kaptırıyorsunuz ki kendinizi
doğada bir rüzgar veya çekirge sürüsünün tarlada çıkarttığı ses gibi geliyor size.
Elbette ki bunlardan insan sağlığına zararlı olanlarını absorbe etmek gerekiyor, keza yasalar ile de belli kısıtlamalar getirilse de bunlar da bir yere kadar.
Ama genel olarak yaşadığınız yerdeki sesler size daha hoş gelebiliyor.
Bir taraftan dijitalleşme ile çağ değişiyor diğer taraftan asla değişmeyen makine sesleri.
Aslında her şey eskisi gibi çekiç sesi ile başlıyor, sonra makineleşiyorsunuz ve daha sonra da gürültüler artıyor.
Kendinizi kaptırmış gidiyorsunuz bahtınızın rüzgarına, bir anlamda mekanik veya metalik bir duygusallık.
Diyorum ki çok seslilik olsun yeter ki ses duyalım ve sessizlik neticede yok olmak demektir.
İstiyorum çok seslilik olsun, üretimden gelen ses olsun, yeter ki üretelim ama mal ama eser ama siyaset ama sanat.
Evet, ben de bu hafta metal fırtına, metal müzik derken metal duygusallığı anlatmaya çalıştım.
Oldu mu bilemiyorum, takdir sizin.
Saygılarımla