Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar’a

Konu: Çiftçiyi zarardan kurtarmanın, zengin etmenin yolu

Sayın Başkan,

Geçen hafta yaptığınız açıklamada, çiftçinin ürettiklerini sattığı fiyatlarla çok zarar ettiğini, pazarda ise fiyatların cep yaktığını, fiyatları önümüze sererek anlattınız. Aktardığınız bilgilere şöyle bir bakalım;

Yeşil soğan tarlada 10TL, pazarda 34,75TL, havuç tarlada 12TL, pazarda 41,15TL, karpuz tarlada 1,20TL, pazarda 8,40TL, patlıcan tarlada 7,50TL, pazarda 29,80TL, salatalık tarlada 6.00TL, pazarda 22,50TL. Çiftçinin tarlada sürdürdüğü işlerin maliyetindeki ve gübre fiyatlarındaki artışlar da çiftçinin para kazanmasını önleyen, belini büken diğer nedenler.

Türkiye’nin bu acı gerçeğini her duyduğumda, her okuduğumda yetkililere hep seslenirim bu köşeden, ama ne yazık ki bugüne dek ne duyan, ne de dediklerimi deneyen oldu, ama yine de dikkate alırsınız, umuduyla size de sesleniyorum;

Sayın Başkan, yanınıza yönetiminizden birkaç üyenizi ve yeniliklere açık olacağını tahmin ettiğiniz birkaç çiftçiyi, hatta Tarım ve Orman Bakanlığından bir sorumluyu, alarak Hollanda’ya gidin ve oradaki tarım sektörünün nasıl işlediğini, nasıl insanları zengin ettiğini görün, gördüklerinizi bizim şartlarımızda nasıl uygulanabileceğini, aranızda tartışın ve de dönüşünüzde Türkiye’ye örnek olacak, Türk tarımının önünü açacak birkaç oluşum üzerinde çalışın.

Yine dönüşünüzde kendinize şu soruyu sorun;

Eğer bu modeli ülkemizin her bölgesinin iklim ve toprak kaynaklarına uygun biçimde uygularsak, Hollanda’yı katlayan zengin bir “Tarım Ülkesi” olur muyuz?

Peki, neden Hollanda? dediğinizi duyar, gibiyim, bakın neden?

Hollanda bizim Konya ovasından biraz büyük, ve tarım alanlarının %60’ı deniz seviyesinde ve de altında, toprak 24saat/365gün çalışan pompalı derin drenaj sistemleri sayesinde ekilebilir, oluyor.

İşte bu Hollanda’nın 2024 yılı tarım ürünleri ihracat tutarı 129 milyar dolar!!!

Şimdi gelin bu geliri pompalayan sistemi gözden geçirelim, göreceksiniz hiç te zor değil, bu sistemi 1980’lerden beri uygulayan tarım zengini bizim de bir köyümüz var, pazardaki deveci armudunu üreten Bursa/Gürsu’daki Ağaköy Kooperatifi, gelin göz atalım sistemin köşe taşlarına;

İki köşe taşı var sistemin, çiftçilerin köy bazında kurduğu KOOPERATİF YAPISI ve çiftçi çocuklarının eğitim aldığı UYGULAMALI TARIM MESLEK OKULLARI.

Çiftçilerin köy bazında kurduğu kooperatifler, tüzüklerinde belirlenen aralıklarla yapılan genel kurullarınca seçilen yönetim kurulu ve başkanı tarafından yönetilirler, ama bakın nasıl?

Önce yönetimde büro hizmetlerine harcanan para neredeyse yok sayılır, sadece yazışmaları yürüten, üyeler ve yönetim arasında ilişkiyi kuran bir sekreterden başka çalışan yoktur.

Yönetim kurulu her sezon başında önlerindeki dönemde ulusal ve uluslararası pazarda talebi yüksek olacak ürünleri araştırır ve kooperatifin yapısına uygun 2 veya 3 ürünü üyelere sunar. Üyenin seçtiği ürünün tohumunu veya fidesini yönetim toptan alır, üyesine verir. Traktör ve benzeri tarım aletlerine çiftçi değil, kooperatif sahiptir, tarlaları kooperatif sürer, gübreyi ve ilaçları kooperatif toptan alır, gübrelemeyi ve ilaçlamayı çiftçi kendi yapar. Ürün oluştuğunda çiftçi ürününü toplar ve tartarak kooperatife teslim eder, kooperatif yönetiminin belirlediği alım fiyatına göre parasını alır. Ürünün pazarlamasını, en uygun fiyata satışını kooperatif yapar, bizdeki tarla/pazar arasındaki aşırı farkı kapan tüccar yoktur, karın tamamı çiftçinindir. Sonuçta, uzmanlarca maliyet hesabı yapılır, elde edilen kar, çiftçinin kooperatif içindeki payı oranında çiftçiye dağıtılır…