Ülkemiz ne yazık ki sürekli ekonomik açıdan bir türlü ferahlayamadı. Yönetime gelen tüm iktidarlar da ne acıdır ki hiç sorumluluk üstlenmiyorlar. Geçtiğimiz yüzyıldaki yöneticiler başarısızlıkları sonucunda özür diler hatta istifa edip görevi başkalarına bırakır ya da tekrar halka müracaat ederlerdi.

Ancak bu yüzyılda birçok dünya ülkesinde de olduğu gibi bizim ülkemizde de kurumlarını ve ülkelerini zor durumlara düşürenler sütten çıkmış ak kaşık gibi kendilerinde hiç kusur bulmayıp; dış güçleri, muhalif sesleri, dava açanları, doğruyu gösterenleri suçluyorlar. BU İŞ BÖYLE OLMAZ, TARİHTE BUNU BÖYLE YAZMAZ.

Bazı yöneticiler diyorlar ki; gerekirse acı reçeteye katlanırız, soğan ekmek yeriz, onu yaparız, bunu yaparız. Bende diyorum ki; bunların hepsine sebep olanlar katlansın, niçin bütün bir ülke halkı bu durumdan mağdur olsun? Hem de kendi eliyle yönetime getirdikleri tarafından! Mevcut yöneticiler kendileri dışında öyle eleştirilerde bulunuyorlar ki sanki, ülkemizi yıllardır başkaları yönetiyor! Geldiğimiz noktadaki tek sorumlu, kesintisiz 20 yılı aşkın bir iktidarda olanlardır.

Öte yandan ülkede yapılan anketlere bakıyorsunuz, muhalefet partilerinin oy oranları, eridi bitti dedikleri iktidar partisinin hala yanına bile yaklaşamıyor! Bu anketlerin ana göstergesi şudur; İKTİDARI UYARIYORUM AMA SENİNDE BU İŞİ BECERECEĞİNE İNANCIM TAM DEĞİL.

Sonuç olarak; iktidarı da muhalefeti de ayağını denk alsın, yaptıklarınız ve yapmadıklarınız, eğitim ortalaması ilkokul olan halkın nezdinde mutlaka hayat bulacaktır. Biz bu ülkede hiç olmayan bir partinin ilk seçimde en çok oyu aldığını, iktidarda olan bir partinin de en az oyla tarih olduğunu gördük ve yine görürüz. Daha önceki yazılarımdan birinde kaleme almıştım; meclise giren tüm partiler hükümeti beraber oluştursunlar…

Arada hatırlatmaya devam edeceğim.

Naçizane öncelik verdiğim önerilerimden bazıları;

- Her şeyin merkezine insanı yani halkınızı ve onlarınrefahını koyun,

- Hatalarınızı kabul edin ve hatalardan dönün,

- Yakınlarınızda olsa yanlış yapanları barındırmayın,

- Duruşunuz olsun; dün ak dediğinize bugün kara, dün kara dediğinize bugün ak demeyin,

- Eleştiri ve uyarıları dinleyin,

- Görüş ve inancı ne olursa olsun görevi ehline verin,

- Adaleti güvenilir ve hızlı kılın,

- Farlılıkları ve farkı görüşleri zenginlik olarak görün ve bir olun,

- Kin gütmeyin; bir yanlışı başka bir yanlışla düzeltmeyin,

- Eğitimi hep beraber yüceltelim,

- Muhalefettekiler de çözüm önerilerini yönetime sunsunlar, iktidar olmayı beklemesinler,

- Muhalefettekiler niçin oylarını artıramadıklarını düşünsünler; lider mi, kadrola mı, üslup mu, din mi?

- İktidarın tek adamlığını eleştirenler, kendi partilerindeki tek adamlığa da baksınlar,

- Mevcut ortama baktığınızda görüyoruz ki aslında KRAL ÇIPLAK…

Bu siyasi bir yazı değildir, çok önemli bir yerel gazetede köşe yazmaya davet edilmiş aynı zamanda da sorumlu bir vatandaş olmaya çalışan bir insanın gözlemleridir ve sadece beni bağlar. Görüş ve uyarılarımı bir eleştiri olarak değil hediye olarak değerlendirmenizi ve çıkarımlarda bulunmanızı dilerim. Amaç layık olduğumuz geleceği bir an önce yakalamak.

Bizim artık acıyla işimiz olmasın, bu işi tatlıya bağlayalım ama birlikte…

Saygılarımla.