Tıbbi müdahalenin hukuka uygun olması için gerekli bazı koşullar aranmakta olup, şunlardır:

1. Tıp mesleğini icraya yetkili olmak Tıbbi müdahalelerin hukuka uygunluğundan söz edebilmek için, bunları gerçekleştiren kimsenin yasa önünde yetkili bulunması, yani hekimin bu konuda bir hakka sahip olması gerekir. Tıbbi müdahalelerde hakkın icrası, tıp meslek ve sanat hayatının kullanılışından ileri gelmektedir. Dolayısıyla tıp meslek ve sanatını icraya yetkili olmak, yasanın bu konuda öngördüğü hususları yerine getirmek ve yetkinin kullanışını devam ettirmek, yasal bir sınırlamaya uğramamak, tıp meslek ve sanatının icrasının genel unsurlarını meydana getirmektedir.

2. Hastanın rızası (onayı) T.C. Anayasası’nın 17’ nci maddesine göre; “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” Bu Anayasa kuralı uyarınca, kişi sağlığının korunması için, tıbbi tedavi kendisine tanınan bir haktır. Bu anlamda, kişinin açık rızası olmaksızın, tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında kendisiyle ilgili tıbbi müdahalede bulunulamaz. Kural olarak kişi bu konuda seçimlik hak sahibidir. Hekim tarafından yapılan tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale getiren koşullardan biri de, hastanın açık rızasının varlığıdır.

TŞSTİK m.70 (I)’e göre; “Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar. Büyük ameliyei cerrahiyeler için bu muvafakatin tahriri olması lazımdır. (Veli veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacak şahıs ifadeye muktedir olmadığı takdirde muvafakat şart değildir.)” Bu kural uyarınca, hasta temyiz kudretine sahip değilse, rıza yasal temsilci tarafından açıklanır. Çağdaş hukuk inançları, tıbbi el atmalarda, hastanın rızasının varlığı, hekimin eyleminin hukuka uygunluğunun esaslı bir unsurudur. Rızanın alınmamış olması eylemin hukuka uygunluğunu kaldırır, tedavinin tıp kurallarına uygun yapılması önemli değildir. Rıza alınmış olmasına rağmen tıbbi müdahalenin tıbbi gereklere aykırı olması, rıza müdahalenin hukuka aykırılığını kaldırmaz. Diğer bir anlatımla, hekim ile hastası arasındaki sözleşmeye dayanan eylemli durumun hukuken geçerli olması, hastanın rızası ile hekimin tıp mesleğini uygulama ve yapabilme hak ve görevinin birlikte bulunmasına bağlıdır. Özel hukukta hasta hekim ilişkisi, sözleşmeye (vekalet) dayanmaktadır. Sözleşmenin kurulabilmesi için ilk koşul hastanın rızası, ikincisi ise, hekimin mesleğini uygulayabilme ve yapabilme hakkına dayanan kabulüdür. Sözleşme kurulduktan sonradır ki, hekimin eylemleri ve yardımları belirli sınırlar içinde hukuka uygun olarak kalacaktır. Hekimin tedavi nedeniyle sorumluluğunda asıl olan, sorumluluğun sözleşmeden kaynaklanmasıdır. Ancak, hekimin sorumluluğunun tek kaynağı sözleşme değildir. Zarar görenle hekim arasında sözleşmeye dayanmayan bir ilişkinin bulunması da olağan durumlardandır. Hekimin kendisine tıp mesleğinin yüklediği, acil olaylarda ilk yardım görevinden kaçınması, rızası alınamayacak şartlar altında (koma hali) bulunan hastaya; deney maksadıyla el atılması gibi durumlarda meydana gelen zararlar sözleşmeye dayanmadığından, tamamen haksız fiilden kaynaklanmaktadır (TBK m.49). Kural, tıbbi müdahale için hasta ya da kanuni temsilcisinin rızasının aranması olmakla beraber, geciktirilmesinde tehlike bulunan hallerde, rıza aranmadan dahi müdahale mümkündür. Bu müdahalenin mümkün görülmesi ise, mefruz irade teorisi ile açıklanmaktadır. Böyle bir halde hastanın mefruz iradesinden hareketle vekaletsiz iş görme kurallarına göre müdahale yapılabilmektedir. Hastanın açıkladığı iradenin geçerliği için yapılan müdahale kişilik haklarıyla kabili telif olmalı, rıza serbestçe verilmiş olmalı ve hekim açıklama yükümünü yerine getirmiş olmalıdır. Hekimin açıklama yükümünün hukuki temeli, özel hekimlerde, tedavi vekalet sözleşmesine dayandırılır. (TBK m.386). Bu nedenle hekim, yaptığı teşhis ve uygulayacağı tedavi yöntemlerine ilişkin açıklama yapmak zorundadır. Özel risk varsa, bu konuda hasta aydınlatılmalı, bilgi verilmeli ve kendisinden açıkça rıza alınmalıdır. Eğer hasta müdahalenin risk ve sonuçları hakkında yeterince aydınlatılmamışsa, verilen rızanın gene de hukuka aykırılığı kaldırmayacağı kabul edilmektedir. Büyük cerrahi girişimlerde rıza yazılı alınmalıdır. Hastanın aydınlatılmasının derecesi, hastanın hiçbir şey saklanmaksızın aydınlatılması, muvafakatının alınması şeklindedir.

Hekimin, sağlık durumu ile ilgili olarak hastayı bilgilendirmesi ve bir tıbbi müdahalede hastanın rızası gerekir (HHY m.15 vd. ile m.24 vd.). Hekimin aydınlatma yükümlülüğü; tanı, tedavi konusunda öncelik kazanır. Çünkü, hastanın tıbbi el atma ve yardıma rıza gösterebilmesi için kendisine yapılacak, uygulanacak yöntem ve sürecin bilinmesi gerekir. Tedavi ve tanının çeşitli biçimleri ve metodları varsa, bunların seçimi kural olarak hekime aittir. Hekim yeni bir tıbbi yöntemi uygularken, bu yönteme karşı bilimsel alanda kuşkular varsa bunları da açıklamalıdır. Hekim, hastanın rızası kapsamında sadece tedavi ve tanının çeşitli biçimleri ve metodları değil, aynı zamanda ameliyat sırasında ve/veya ameliyat sonrasında olası risklar ve komplikasyonlar hakkında da hastayı bilgilendirmesi gerekmektedir Mağdurun rızasının ona karşı işlenen fiilin hukuka aykırılığını önleyebilmesi, razı olma işleminin muteber olmasına bağlıdır. Ehliyetsizlik, irade beyanındaki sakatlık, şahsiyet haklarına aykırılık gibi bir sebeple mağdurun razı olma işlemi hükümsüz ise (TBK m.19,20) bu halde mağdurun rızası failin davranışının hukuka aykırı sayılmasını önlemez. Hastanın rızasını beyan ettiği sırada temyiz kudretine ve yaş erginliğine sahip olması gerekir. Küçükler üzerinde yapılacak tıbbi müdahalelerde velinin rızası gerekir. Hasta vesayet altında ise, doktorun müdahalesi için vasinin rızası alınmalıdır. Vücut bütünlüğüne müdahaleye rıza, kişinin yaşamını kaybetmesine ve sakat kalmasına yol açacak bir davranış söz konusuysa, geçersizdir. Hekim tarafından yapılacak müdahalenin hukuka aykırı olmaması için, tedavi amacıyla ve tıp biliminin kurallarına uygun olarak yapılması gerekir. Çalışmalarınızda başarı, ailenizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.