Bu yazıyı 27.08.2019 yılında yazmıştım. Ve EKOHABER gazetesindeki köşemde yayınlanmıştı. Bugün güncelleyerek yeniden ve iki bölüm halinde beğeninize sunuyorum. Aslında mucize diye nitelendirilmiş olsa da bir başarı hikayesi diyebileceğim sonuçları yakalamak Türkiye gibi zenginliklere sahip bir ülke için işten bile sayılmaz. Tek noksanımız liyakat sahibi, özverili yöneticiler. Öncelikler ise adalet ve eğitim.

1953 yılında savaştan çıktıklarında yoksullukla, açlıkla boğuşuyorlardı. Bugün 1,87 (1,32) trilyon dolarla dünyanın 13.(17.) Büyük ekonomisi. Yine karşılaştırma kolaylığı sağlamak için Türkiye’nin aynı konudaki değerlerini parantez içinde veriyorum. Evet 1960’lı yılların başında sadece 80 (380) dolar milli geliri olan, yani ekonomik gücü neredeyse beşte birimiz kadar olan bir ülke bugün bizden %42 daha büyük bir ekonomik güce sahip.

Güney Kore’nin Nüfusu 51,7 (85) milyon, topraklarının yüzölçümü 100,210 (783.562) km2. Nüfus yoğunluğu 513 (105) kişi/km2.’dir. 2023 yılı ekonomik verilerine bakalım. Kişi başına milli geliri 33.122 (13.110) dolar. En fazla İhracat yapan Ülkeler sıralamasında 5. (28.) sırada. 2024 yılı İhracatı 644,4 (261,86) milyar dolar, İthalatı 615 (344,02) milyar dolar, dış ticaret fazlası +29,4 (-82,16) milyar dolar. % büyüme oranı %3,1 (%3,2), Enflasyon %2,3 (%58), İşsizlik oranı %2,4 (%16,3), GSYH 1,713 (1,32) trilyon dolar. Güney Kore’nin dış borcu 670 (515,5) milyar dolar.

Peki bu mucize nasıl gerçekleşti? 50 yıl önce temel ihracat ürünleri tungsten cevheri, balık ve insan saçından yapılan peruk olan bir ülke, bugün bir ileri teknoloji ve sanayi ülkesi haline nasıl dönüştü? Bu soruya en iyi yanıtlardan birini yine bir Koreli vermiş: Ha-Joon Chang.

Chang, “Sanayileşmenin Gizli Tarihi” isimli kitabında şöyle anlatıyor: 1961 yılında bir askeri darbe oldu. İktidara gelen General Park-Chung Hee, bir zaman sonra sivilleşti. Ve üst üste üç seçimi kazandı. Başkan Park, Ağır ve Kimyasal Sanayileşme Programını 1973’te başlattı. İlk çelik fabrikası ve ilk modern tersane o yıllarda üretime başladı. Büyük ölçüde ithal edilmiş parçalar kullanılarak ilk yerli tasarım otomobiller o sıralarda üretim hatlarından çıktı. Sanayi, devlet tarafından seçilen alanlara yönlendirildi. Elektronik, makine, kimya ve diğer ileri endüstrilerde yeni firmalar kuruldu ve bir anlamda bu firmaların üretim yapacakları alanlar devlet tarafından planlandı. 1974 ile 1979 yılları arasında ülkenin kişi başına düşen geliri beş kattan fazla arttı. 1970’lerin başında 1,5 milyar dolar civarında ihracat yapan Güney Kore 1980’e gelmeden 15 milyar doları aşmıştı.

Chang kitabında diyor ki; “Ülkenin ekonomik kalkınma saplantısı”, eğitimimizde de yansımasını tam olarak gösterdi. Yabancı sigara içenleri açığa çıkarmanın bile vatanseverlik görevimiz olduğunu öğrendik. Güney Kore’de endüstriyel kalkınma amacıyla zaruri olmayan herhangi bir şey için döviz harcamak yasaklandı. İthalat; yasaklar, yüksek tarifeler ve ağır vergiler aracılığıyla caydırıldı. Elbette yaşanmış pek çok toplumsal sorun ve sıkıntılarla birlikte, Kore’nin son 40-50 yıldaki ekonomik büyümesi tek kelimeyle olağanüstü. Asıl büyük ekonomik sıçrama ise demokrasi ile 90’lardan sonra ve adeta patlama yapan ihracat rakamları ile başlıyor. Ve bunun sonucunda yaşadığı toplumsal dönüşüm ve modernleşme de...

1980’lerin taklitçisi Güney Kore, bugün dünyanın en ‘icatçı’ en ‘yenilikçi’ ülkelerinden biri.

IBM makinelerinin sökülüp, parçaların kopyalanıp yeniden birleştirildiği ‘kopya’ bilgisayarların, Nike ayakkabıların ve Louis Vuitton çantaların büyük miktarlarda seri üretiminin yapıldığı ‘korsan cenneti” Güney Kore, bugün, Amerikan Patent Bürosu tarafından verilen patentlerin sayısı bakımından en üstte yer alan beş ülkeden biri. devam edecek