Geçenlerde Ahmet Emin Yılmaz köşesinde “Yağ­mur yağmadı, barajlar boşaldı” başlıklı yazısında Nilüfer ve Doğancı barajlarındaki su azalmasını, kentimi­zin susuz kalma riskiyle karşı karşıya olduğunu vurgulaya­rak önümüze serdi. Yazının bir bölümünde de Çınarcık Barajından TEKNOSAB’ın ihtiyacı karşılanacak bilgisi verdi.

Bursa İçmesuyu Projesi’nin ilk çalışmalarının başladığı 60’lı yıllardan beri bir DSİ’li olarak projenin içinde olan ve 1972’den sonra da DSİ Bölge Müdürü olarak projeyi yö­neten ve de Başkanlığım sürecinde yönetiminde bulun­duğum ICLEI, Uluslararası Yerel Çevre Girişimleri Konseyi yönetim kurulu üyesi kişi olarak, konu hakkındaki görüş­lerimi sizlerle paylaşmak istedim.

DSİ 1960’lı yıl­larda Bursa İçme/Kullanma Suyu Projesine baş­larken ilk adımını, kentimizin yıllara göre artacak nü­fusu ve o nüfusun gereksinim duya­cağı içme/kullanma suyu büyüklükle­rini, uluslararası yöntemler kullana­rak belirledi. Örne­ğin 2000 yılı kent nüfusunun 1 milyon 50 bin olacağı tahmin edildi ve bu miktar tuttu. 2030 nüfusu 2,3 milyon olacaktı ama şimdiden 3 milyonu aştık. 2030 yılına kadar kentimizin içme/kullanma suyu ihtiyacı Doğancı, Nilüfer barajları ve yeraltı suyundan karşılanacaktı, 2030 yılında da Çınarcık Barajı devreye girecekti. Ama şu an ulaştığı­mız nüfus büyüklüğü nedeniyle Çınarcık Barajı’nın hiç vakit kaybedilmeden, hızla Bursa içme/kullanma suyu sis­temi içine alınması gereklidir. Bu barajın bir damla suyu dahi TEKNOSAB’A verilemez.

Şu anda barajlarımızdaki su miktarının beklenmeyen seviyede azalmasının bir başka nedeni yağışların mevsim normallerinin altına inmesi, bunun nedeni de bizim bir türlü farkına varamadığımız İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ger­çeği, Bursa’nın o güzel sonbahar yağışlarını hiç yaşama­dık.

Aslında sadece bizde değil, dünyanın her noktasında iklimdeki bu değişikliğin zilleri çalıyor, örneğin ABD’de Colorado Eyalet Üniversitesi’ndeki bilim adamları tarafın­dan yapılan bir araştırma, küresel ısınmanın kuraklığı şid­detlendirerek Colorado nehrinde yıllık akışları beşte bir oranında azalttığını ve azalmayan sera gazı salınımlarının iklimi değiştireceğine devam edeceğini ve de nehirlerin­deki akışları daha da azaltacağını, gösteriyor.

Colorado nehri sularını toplayan ve Colorado ile New Mexico eyaletlerindeki yerleşimlerin içme/kullanma suyu ihtiyacını karşılayan Glen Canyon Barajı gölünde buhar­laşma yoluyla oluşan su kayıpları da bu azalmaları artırı­yor. Baraj ayrıca bölgenin ihtiyacı olan enerjiyi de üretiyor.

Colorado bilim adamlarınca yapılan bu araştırmalar ve değerlendirmeler bölgede yaşayan insanların bilgisine sunularak, bir yandan onların İklim Değişikliğini pompa­layan yaşam koşullarını değiştirmeleri, diğer yandan da musluklarından akan suyu tasarruflu kullanmaları, isten­mektedir. Hatırlarsanız bu köşede sizlerle, Japonya’da ilk­okullarda çocuklara diş fırçalama eğitimi verildiğini, çocuğun fırçasını ıslattıktan sonra musluğu kapadığını, fırçalama bitince tekrar açıp ağzını çalkaladığını ve de bu yöntemle her diş fırçalamada 1 litre su tasarruf edildiğini, paylaşmıştım.

İklim değişikliği felaketi karşısında toplumun yaşam koşullarının değiştirilmesi gereğine bir örnek olarak sundum Colorado Eyalet Üniversitesindeki bilim insan­larının çalışmasını. Aslında bizim de bilim insanlarımız benzeri çalışmaları yaparak halkımızın İklim Değişikliği karşısında bilinçlenmesini sağlamalarının gerekli oldu­ğuna inanıyorum.

Sizlere bu köşede her vesile ile insanlığın İklim Değişik­liği karşısındaki mücadeleyi aktarırken, Başkanlığım süre­cinde yönetiminde yer aldığım, Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ICLEI kurumunun, Yerel Gündem 21 çalışma gruplarının oluşturulmasıyla konuyu halka in­dirdiğini anlatmıştım. Böylece karbon salınımlarının hal­kın neden olduğu bölümünün etkin biçimde azaltılması mümkün olacaktı. Zira halk bu mücadelenin içinde olmaz ise, yağmurlar azalırsa, dereler, göller kurursa ve bir gün musluklardan su az akarsa, şikayet etmeğe hakkı da ol­mayacaktır.