Geçen hafta Facebook’ta yayınla­mış olduğum yazımı Bursa Bü­yükşehir Belediyesi eski başkanlarımızdan Erdem Saker Bey görüp “Bu yazıyı Bursa anayasası adı al­tında Ekohaber’de yayınla” deyince da­yanamadım ve kıramadım.

Çünkü prensip olarak sosyal medyada önce­den çıkmış olan yazılarımı Ekohaber’e göndermi­yordum. Önce ovadan başladık sonra dağ eteklerini imara açtık, yetmedi Gemlik Körfezi’ni, Kurşunlu’yu, Kumla’yı, Mudanya’yı, Burgaz’ı, Kara­cabey Boğazı’nı boydan boya inşatla çevirdik ve atıkları denize yolladık.

Kaçak yaptık af çıkardık. Zeytinlik kestik villa yaptık, şeftalileri kestik konut yaptık, kalanlara da Tiny House diye diye sonuna geldik. Ovayı tam ortasından paralel, dikey, yatay defa­larca böldük. Yol yaptık sonra konuta açtık yet­medi bir yakın çevre yolu yaptık olmadı bir uzak çevre yolu yaptık yine olmadı. Üç otomobil fabrikası vardı dört olsun dedik. 17 orga­nize sanayi bölgesi yetmedi, hep­sinin büyüklüğü kadar TEKNOSAB yapalım dedik yetmedi, İnegöl ta­mamen sanayi olsun dedik. Tarım alanından vazgeçtik, ne sel ne de dere ya­tağı dedik, ne fay hattı dedik ne çay hattı dedik her tarafa ev, işyeri, fabrika yaptık. Nilüfer çayını zehir yatağı, göller ve denizleri fo­septiğe çevirdik. Yenişehir’de otomobil test merkezi olsun dedik yetmedi, yaptık, yaptık ve hep birlikte yaptık. Uludağ’ı milli park statüsünden çıkarttık.

Yeşil Bursa, Ulu Bursa, kadim kent, evliyalar di­yarı diye diye çöle çevirdik. Bunu hep birlikte ba­şardık. Ama vakit geç değil, artık neler yapmamız gerektiğine bakmamız lazım.

1. Şehrimizin tarım alanları ile sanayi alanları ye­niden tespit edilmeli.

2. Elli ve yüz yıllık planlar yani nazım planları ile şehrimizin nazım planlamaları yeniden çizilmeli.

3. Sanayi ve konut alanları belli edilmeli.

4. En önemlisi devlet eliyle yasa­lar çıkararak sanayi ve konut alan­ları rant kategorisinden çıkartılmalı.

5. Sanayici sanayiciliğini bilmeli ve yapmalı, müteahhit müteahhit­liğini.

6. Atalarımızdan bizlere emanet edilen doğanın miras değil de emanet olduğu unutulmamalı.

7. Tarımda verimlilik ve bilim egemen olmak koşulu ile köylü tekrar çiftçiliğe özendirilmeli ve modern tarıma yönlendirilmeli.

8. Türkiye’de bir pilot bölge ilan edilerek tarım yeni dünya düzenine uygun ve iklim değişikliği göz önüne alınarak yapılmalı, su kaynakları korun­malı.

9. Havalanı olan Yenişehir Ovası bütün dünyaya çiçek ve süs bitkisi yetiştirilecek fidan cennetine çevrilmeli, uçaklar ile dünyaya ulaştırılmalı.

10. İznik, dünyanın en güzel zeytin ve tatlı su platosu ilan edilerek İznik Gölü’nü kirleten ve su­yunun çekilmesine etki eden unsurlar ortadan kal­dırılmalı, dünyaca ünlü Mudanya zeytini koruma altına alınmalı ve bir dalı bile kesilmemeli.

11. Bursa Ovası’nda tarım alanlarına kaçak ya­pıya müsaade edilmemeli.

12. Karacabey ve Mustafakemalpaşa gibi ve­rimli toprakların dünyada eşi yok, özenle korun­malı.

13. Uludağ, Orhaneli ve Keles’te ormanlar birer oksijen deposu, bütün Türkiye’yi besleyen tatlı su alanlarında değil maden açmadık, tek bir ağaç bile kesilmemeli ve çivi çakılmamalı.

14. Şehrimizden geçecek yeni kara ve demir yolları doğayı tahrip etmeden süratle yer altından yapılanmalı, eski yollar yeni vizyonla yer altına alınmalı, planlanmalı.

15. Başta tatlı su kaynaklı göller olmak üzere Marmara denizi kesin­likle temizlenmeli, Marmara’yı çevi­ren ilçeler ve köyler veya bütün yapılaşmalar kontrol altına alınarak kolektörler ile arıtma sistemine geçi­lerek bütün sistem yenilenerek ıslah edilmeli.

16. Uludağ Üniversitesi başta olmak kaydı ile Türkiye’de bütün üniversitelere şehirlerin adı ile bölüm açılmalı ve halkla iç içe çalışmalı, yani ben yaptım olmamalı.

Bu maddeleri uzatmak mümkün, her elinden gelen gelecek nesillere temiz bir dünyayı nasıl bı­rakmalı fikrini paylaşmalı.

Dayanılmayacak kadar sıcaklığı hissettiğimiz ısı­nan dünya, kışın da aynı oranda soğukluğunu gösterecek. Bütün dünyada kendini gösteren ina­nılmaz ve korkutucu doğa felaketleri yaşanmaya başladı bile. Libya’da sel suları barajları patlattı, ba­rajlar şehirleri önüne katıp denizlere sürükleyerek on binlerce insanın ölümüne neden oldu nere­deyse. Karadeniz bölgemizde ve birçok kıyı ilçele­rimizde yağan yağmur eteklerden kesilen ağaçlar nedeni ile şehirleri sel altında bırakıyor, verimli topraklar yok oluyor. Şöyle düşü­nelim, milyarlarca yıldır var olan dünyayı veya 500 yılda verimli tarım toprağı olan tarlayı bir saatte bir kepçe ile verimsiz hale getirebiliyoruz, bu kadar kolay olma­malı. Çünkü gelecek nesiller bu emanetle ya­şayacaklar. Kendi geleceğimizi kendi ellerimizle, kepçe ile dozer ile beton ile kazma ile kürek ile yok ediyoruz.

Düşünün elli yıl sonra Bursa’da tek bir zeytin ağacı kalmamış, tarım alanları tamamen bitmiş, gölleri ve nehirleri kurumuş, tatlı su kaynakları kir­lenmiş, kurak ve çorak, her tarafın şu resimde ol­duğu gibi bir yere dönüştüğünü düşünün. Tekrar ediyorum!

Evet hep birlikte yaptık, kendimi de ayrı tutmu­yorum. Kimseyi suçlamıyorum, suçlu arıyorsak bu hepimiziz.

Hep birlikte çareler bulmalı ve düzeltmeliyiz.

Yol yakınken, sonra geç kalmayalım diyorum.